Karakuş'un köşe yazısı...
Yeni bir yıl yaklaşırken, her seferinde umut dolu bir başlangıç hayal ederiz. 2025’in kapıda olduğu şu saatlerde, toplum olarak geriye dönüp baktığımızda çoğu zaman “Aynı hamam, aynı tas” dedirten bir tablo ile karşılaşıyoruz. Peki, neden değişim bu kadar zor? Daha da önemlisi, bu döngüyü kırmak mümkün mü?
Her yeni yıl, yeni hedefler, yeni projeler ve “bu kez farklı olacak” söylemleriyle gelir. Ancak toplumlar, kurumlar ve bireyler olarak kendimizi aynı alışkanlıkların, aynı kararların ve aynı sonuçların içinde buluyoruz. Bunun en büyük sebebi, değişim için yalnızca dileklerde bulunup, harekete geçme konusunda yeterince irade göstermememizdir.
Örneğin, politikadan ekonomiye, eğitimden çevre sorunlarına kadar birçok alanda yıllardır tekrarlanan sorunlar karşımıza çıkıyor. Çözüm önerileri masaya yatırılıyor, fakat bu önerilerin hayata geçirilmesi çoğu zaman ya erteleniyor ya da tamamen unutuluyor. Hele bizim ülkede vaazdan öteye geçmiyor. Böylece yılın sonunda, farklı bir sonuç beklerken aynı noktada buluyoruz kendimizi.
Aynı Tas, Aynı Hamamın Sebepleri çoğu zaman alışkanlıkların gücü gibi geliyor bana. İnsanlar ve toplumlar, bilinen ve güvenli alanlarında kalma eğilimindedir. Yeni bir sisteme geçiş veya farklı bir yöntem denemek, risk almak anlamına gelir ve bu durum genellikle ertelenir veya gereksiz ne varsa onlara yöneliriz.
Bir başka örneği liderlik eksikliğidir. Yenilikçi liderlik, büyük değişimlerin anahtarıdır. Ancak liderlik pozisyonlarında bulunan kişiler genellikle mevcut düzeni koruma eğilimindedir. Bizim ülkede bayrağı devralan, kaldığı yerden devam etmeyi tercih ettiği için aynı hamam aynı tas diyorum.
Kültürel ve sosyal direnç de bir başka engeldir tabi ki. Değişim, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir çaba gerektirir. Ancak toplumsal direnç, değişimin hızını yavaşlatır. Buda bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenlerle var olan bir eksikliktir. Kısa vadeli düşünce yapısı var olduğu sürece, Uzun vadeli planlar yerine, günü kurtarma odaklı yaklaşımlar değişimin önündeki en büyük engellerden biridir ve aynı yerde saymaya devam demektir.
Döngüyü Kırmak Mümkün mü?
Elbette mümkün. Ancak bu, bireylerden başlayarak toplumun tüm katmanlarına yayılan bir bilinç ve kararlılık gerektirir. Bilinçli bireyler yetiştirmek mesela. Eğitim sistemimizde eleştirel düşünce ve problem çözme becerilerini ön plana çıkararak, değişime açık bireyler yetiştirmekle başlanabilir.
Sürdürülebilir politikalar geliştirmek örneğin. Kısa vadeli çözümler yerine, uzun vadeli hedeflerle hareket eden planlar oluşturmak gibi. Toplumsal katılımı artırmak bir diğer değişim. Değişim, yalnızca liderlerden beklenemez. Vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları ve diğer aktörler de sürece dahil edilmelidir.
Teknolojiyi ve bilimi kullanmak, geçmişin yöntemlerine bağlı kalmak yerine, günümüzün teknolojik ve bilimsel imkanlarını kullanarak yenilikçi çözümler geliştirmek . Milyon tane faktör sayılabilir kısacası bu döngüyü kırmak ve değiştirmek için.
Yeni Yıla Umutla Bakmak
2025’e saatler kala, “Aynı hamam, aynı tas” söylemini bir alışkanlık olmaktan çıkarmanın zamanı geldi. Geçmişten ders alarak, bugünü değerlendirip yarını inşa etmek elimizde. Umut ve değişim, temennilerle değil, kararlı adımlarla mümkün olur. Bu yıl farklı olmasını istiyorsak, geçmişte olduğu gibi beklemek yerine harekete geçmek zorundayız. Çünkü gerçek değişim, bireysel ve toplumsal farkındalıkla başlar.
HERKESE MUTLU YILLAR DİLERİM…
SAĞLIK, HUZUR, GÜVEN, EĞİTİM DİLERKLER İLE OLMUYOR…
KARAKUŞ…