Son yıllarda, ülkemizde gençlerin ölüm haberleri giderek daha sık hale geliyor. Trafik kazalarından, şiddet olaylarına, uyuşturucu bağımlılığından, sağlık sistemindeki aksamalara kadar pek çok neden, gençlerin hayatlarını kaybetmesine yol açıyor. Ancak bu ölümler, giderek sıradanlaşıyor. Yani, bir cinayet ya da kaza haberi aldığımızda, başımızı sallayıp geçiyor, acıyı kısacık bir süre hissettikten sonra bu olay, toplumsal belleğimizden siliniyor. Gençlerin hayatlarının bu kadar ucuz hale gelmesi, sadece onların geleceğini değil, toplumun geleceğini de tehdit ediyor.


Gençlerin ölümü, bir toplumun geleceğiyle ilgili ciddi bir uyarı niteliği taşımıyor mu? Yoksa ben mi uyduruyorum? Kaç tane genç insanımızı yitirdik bir istatistik var mı elimizde? Nedenlerini araştırmak ve çözüme gitmek ne kadar zor olabilir ki? Özellikle ülkemizde  trafik kazaları, gençlerin hayatını kaybetmesinin başlıca nedenlerinden biri haline gelmiştir. 


Özellikle gençlerin araç kullanımı, hız yapma eğilimleri ve güvenlik önlemlerine uymamaları bu kazaların daha sık yaşanmasına yol açmaktadır. Ancak sadece bireysel hatalar değil, altyapı eksiklikleri de büyük rol oynamaktadır. Bozuk yollar, yetersiz trafik denetimleri ve şehir içi ulaşımın kaotik yapısı, kazaların artmasına neden olmaktadır. Bu ölümler, genellikle haberlerde birkaç satırla geçiştiriliyor, tıpkı sıradan bir istatistik gibi.


Öte yandan , ülkede artan toplumsal gerilim ve şiddet olayları, gençlerin hayatlarını tehdit etmeye devam ediyor. Özellikle sokaklarda ve okullarda görülen şiddet, gençlerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını etkiliyor. Uyuşturucu kullanımı, cinayetler ve mafya örgütlerinin etkisiyle yaşanan çeteleşmeler, bazen gençlerin ölümüne sebep olan diğer önemli faktörlerden biridir. Her ne kadar böyle bir şey henüz ne mutlu ki yaşanmamış olsa da , gençlerin yaşam hakkının bu kadar basit bir şekilde yok edilme ihtimalinin olmadığı da yok değildir.  Toplumda büyük bir vicdan yarası oluşturmasına rağmen, kamuoyu bu konuda genellikle duyarsızdır.

Ülkenin tam belası haline gelen, uyuşturucu kullanımı, özellikle gençler arasında giderek artan bir problem haline gelmiştir. Madde bağımlılığı, gençlerin yaşamlarını kaybetmelerinin başlıca sebeplerinden biridir. Her gün bir başka genç, uyuşturucu yüzünden hayatını kaybetme riski ile karşı karşıya kalıyor. Ancak uyuşturucu ile mücadele noktasında toplumsal bir duyarsızlık ve ihmaller zinciri söz konusu olmaktadır. Devletin ve toplumun bu sorunu ciddiye alması gerektiği açıktır, ancak bu durum, toplumun rutin hale gelen bir acı halini almıştır.

Bir zamanlar bir gencin ölümü, toplumda büyük bir etki yaratır, insanlar sarsılır, sorumlular aranır ve toplumsal bir uyanış yaşanırdı. Ancak günümüzde, gençlerin ölümü, birer haber bülteni başlığı olmaktan öteye gitmiyor. Artık gençlerin öldüğü haberleri, sıradanlaşmış ve duyarsızlaşmış bir toplumda, geçiştirilen bir konu halini almıştır. Peki, bu duyarsızlaşma ne anlama geliyor?

* Toplumsal Değerlerin Çöküşü mü? 

*Ailelerin Yalnızlığı ve Toplumsal Yabancılaşma mı? 

*Politik İhmaller ve Yetersizlikler mi? 

*Banenecilik mi? 

*Çıkarlar , Rantlar mı? 


Gençlerin ölümü, sıradan bir olay olamaz. Her bir genç, bu ülkenin geleceğidir ve onların kaybı, yalnızca bir ailenin değil, toplumun kaybıdır. Artık bu ölümler karşısında daha fazla sessiz kalmak, bu trajediyi sıradanlaştırmak yerine, sorumluluk almalı ve bu sorunu toplum olarak çözmeliyiz. Devlet, eğitim, sağlık ve güvenlik sistemlerinde yapacağı reformlarla, gençlerin ölümüne sebep olan nedenleri ortadan kaldırmalı, toplum ise bir araya gelerek bu kayıplara karşı durmalıdır. Eğer bu ölümleri durduramazsak, toplum olarak yalnızca acıyı değil, aynı zamanda geleceğimizi de kaybederiz. Gençlerin hayatlarının değerini bilmek, onları korumak ve yaşatmak, hepimizin sorumluluğudur. 


“ÖLÜM “ BELKİ HER ZAMAN ERKENDİR DİYE DÜŞÜNÜYOR OLABİLİRİZ. 

FAKAT GÖZ GÖRE GÖRE “ÖLÜM “KABUL EDİLEMEZ…