Kaç defa yazıp yazıp sildim inanın ki saymadım… Ama bir türlü bir yazıyı kaleme alamadım.. Bu makale de olanca kafa karışıklığı ve duygusal gelgitler arasında kaleme alınmıştır!
Acil Durum Hastanesindeki yeni doğan ünitesinde meydana gelen acı olaydan bahsediyorum.. İsias faciasından sonra içimizi yakan bir başka acı olay olarak gazete manşetlerinde yerini aldı..
Evladını kaybeden aileye başsağlığı, tedavisi devam eden bebeklere de acil şifalar diliyorum..
20 günlük bebeğin acısı yüreklerde kor olurken, geriye kalan 6 bebeğin sağlığı için her birimiz duacıyız..
Biz Kıbrıs Türkleri evlatları için yaşayan, yemeyip yediren insanlarız… Bundandır ki; konu evlat olunca akan sular duruyor..
Gelelim bu acı olayın özüne..
Ülkede kamunun her alanında verilen hizmetler çökme noktasına geldi.. Bu sağlıktan eğitime, dairelerden kaymakamlık hizmetlerine kadar her alanda hissediliyor.
Liyakatın öldüğü, iş bilmezliğin makamları doldurduğu ve ehil insanların göz ardı edildiği bu yapılanmada hatalar da peşi sıra geliyor.
Ancak sağlıktaki en küçük bir hata insan canına sebebiyet verebileceği için çok daha yakıcı olabiliyor.
Oysa son dönemde bu kadar kötü kamu yönetimi arasında “En iyisi” diyebileceğimiz , özel sektörü sollayan, güven veren bir yerdi Başkent’teki yeni doğan ünitesi.. Burada doğum yapan anneler de, zamanından erken gelen ya da bir anne karnını 2 ya da daha fazla bebeğin paylaştığı ve hayata ilk merhabalarında sorun yaşayan bebeklerin hayata tutunduğu nazar boncukluk bir yerdi yeni doğan ünitesi..
Başhekiminden, doktoruna, hemşiresinden hastabakıcısına kadar takdir gören, can kurtaran, hayırdua alan insanlar şu anda çok sıkıntılı bir sürecin içerisine girmiş durumda.. Çünkü sağlıkta hataya yer yok maalesef…
Acılı aileler ile sohbetimizde dahi onların da hastanedeki bu tertip ve düzene dikkat çektikleri ancak o acı olayın nasıl olduğunu bir türlü anlayamadıklarına kulaklarımla şahit oldum..
Aileler bir yandan bebeklerinin iyileşmesini beklerken öte yandan da olayın kendilerinden gizlenmek istenmesine çok kızgın.. Sağlık Bakanı’nın “soruşturma amaçlı haber verilmedi” sözlerine hiç inanmayan aileler, “Bu işi kapatmak için uğraş verdiler” diyerek yaşanılan sürece öfke kusuyor.
İşte tam da bu noktada güven sorunu devreye giriyor..
Evet, kesinlikle burada meydana gelen mamaya etil alkol karışması olayının nasıl olduğu, kimlerin ihmalinden kaynaklandığı soruşturulacak ve her kim isterse olsun gerekli cezayı alacak. Buna inanıyorum. Bu sadece bugün adı edilen hemşirelerle sınırlı kalmayacaktır diye düşünüyorum..
Zira mahkemede çok ciddi iddialar ortaya atıldı.. Elbette araştırılacak, doğru bulunacak..
Bir yandan adalet mekanizması çalışırken öte yandan da var olan ve hataya açık olan bu sistemin derhal değişmesi gerekiyor. İşte bu noktada oluşan kriz masasının yeni bir takım kurallar ortaya koyması ve sadece yeni doğan ünitesinde değil, tüm alanlarda bu kurallar yeniden ele alınıp hata payının sıfıra yaklaştırılması gerekiyor.
Yoksa “Bakan ya da Başhekim istifa etsin” söylemleri ile bir noktaya varabilmek çok mümkün değildir.. İstifa tek taraflı bir müessesedir, kişiyi bağlar ama sistemi düzeltmek esastır. Bozuk bir sistemde kim bu mevkilere gelirse benzer olaylarla karşı karşıya kalabilir..
Sonuç olarak bir yandan adli soruşturma şeffaf bir şekilde yürütülmeli, paralelinde de hastanedeki sistemin daha iyiye gitmesi için gerekli adımlar süratle atılmalıdır..
Aksi takdirde yüreğimizi yakan olayların tekrarlanma ihtimali artarak devam edecektir..