Türkiye’miz terörle uğraşırken, Ortadoğu kan gölüne dönmüş her an bir füzenin Kıbrıs adasına düşmesi olasılığı konuşulurken, KKTC’deki siyasi gündemin “kambur” tartışması gibi sığ bir noktada olması, durumumuzu da net ortaya koyuyor!
Ne kadar da seviyoruz boş tartışmaların peşinden sürüklenip gitmeyi.. Kelimelere takılıp işin özünü hiç görmemeyi, doğru noktayı es geçip boş konuşmalarla zaman öldürmeyi.. Evet maalesef seviyoruz…
YDP’nin ağır toplarından Turan Büyükyılmaz bir çok şey söylemiş ama arada bir de cümle kurup “KKTC Türkiye’nin sırtında bir kamburdur” demiş..
Gerçeklik payı var mı, hoşumuza gitmese de; evet var!
Peki Büyükyılmaz’a gösterilen tepkiler yanlış mı, bence değil.. Kullanılan dil ne anlatılmak istendiğini ortaya koyduğu için oldukça önemlidir. Burada Turan Komutan doğru bir noktayı çok yanlış kelimelerle ifade edince doğal olarak tepkileri üzerine çekmiştir, gelen eleştirilerden de şikayet etmemelidir!
Çünkü Turan Büyükyılmaz, bu cümleyi kurarken, Kıbrıs adasının stratejik önemi ve Türkiye’nin bu noktada Kıbrıs’a ihtiyaç duyduğunu es geçmiş..
Daha da önemlisi aslında bir nevi kendi parti politikasıyla da ters düşmüş ana yavru ilişkisine en çok sahip çıkan YDP’den bu açıklama gelince garipsenmiştir tabi. Zira sormazlar mı Turan komutana “Hangi ana için yavrusu kamburdur?”
Elbette hiç biri için..
Seçilen cümlelerle ilgili bizlerin de eleştirisi baki kalsın ama gelelim işin özüne.. Turan Büyükyılmaz yanlış kelimeler seçse de aslında çok doğru bir noktaya temas etmeye çalışmış, bizlerin de yıllardır şikayet ettiğimiz unsurlara dikkat çekmiş:
Diyor ki; KKTC yıllardır kötü yönetiliyor. Kendi ciğeriyle kendi yağını kavuramıyor, liyakatsız yöneticilerle işler dönmüyor. Meclisteki vekiller işlerini yapıp gerekli yasaları çıkaramıyor, çıkan yasalarla ilgili denetimler yapılamıyor, uygulamada sıkıntılar yaşanıyor vs..
Bunların tümünü zaten yıllardır söylüyor, eleştiriyor ve siyasetin bu sorunları aşmasını istiyoruz. Ama YDP’nin de içinde bulunduğu hükümet neredeyse 4 yıldır görevdedir. Değişen nedir? Bir yurttaş olarak ben yıllardır ayni konularda şikayet etmeye devam ediyorum, aynen Turan Komutan gibi.. Ama Turan Büyükyılmaz’ın partisi iktidardadır ve bu şikayetlerin düzeltilebilmesine yönelik eğer çalışamayacaksa o hükümetlerin içinde yer almaması gerekmez mi?
İşin özü şu; bu ülkede yaşayan hiç kimse vergi adaletinden memnun değildir, her vatandaş pahalılığın önüne geçilememesinden muzdariptir. Dahası eğitimdeki sistemsizlikten, sağlıktaki alt yapı eksikliklerinden, yolların durumundan, turizmin bir türlü istenen seviyeye gelememesinden, bir türlü oluşturulamaya nüfus politikasından, sosyal devlet olamamaktan, üreticinin dahi tanımının yapılamamasından ve hatta yerel yönetimlerin kapasitesizliğinden… Tümünden şikayetçiyiz.. İşte hastalık tam da buradadır. Bunların iyileştirilmesi için imzalanan Ekonomik ve Mali İşbirliği protokollerine dört elle sarılmalı, parti için iktidar kavgalarından sıyrılıp halk için zaman kaybetmeden gerekli yasal düzenlemelere imza atılmalıdır..
Bunu yapacak 11 kişiden biri de Turhan Büyükyılmaz’ın Başkanı Erhan Arıklı’dır..
Evet; boş cümleleri tartışmakla zaman kaybetmeyelim, halkın yararına işler için adım atalım, olmaz mı?