Toplumsal olarak sağlık hizmetlerine olan güvenimizin temellerini sorgulamamız gereken bir dönemdeyiz. Yeni doğan bir bebeğin ihmal nedeniyle hayatını kaybetmesi, acı bir gerçeği gözler önüne seriyor. Hayatımızı emanet ettiğimiz sistemin kimi zaman yetersizlikleri veya ihmal sonucu geri dönülmez sonuçlara yol açabiliyor. En kötüsü ise toplum olarak bu olayların birçoğunu göz ardı ederek hayatımıza devam ediyor oluşumuz. Yetikililer olarak , toplum olarak.
Bebek ölümlerinin ardında yatan nedenler karmaşık bir yapıya sahip olabilir. Ancak, pek çok olayda ihmallerin payı büyüktür. Sağlık çalışanlarının aşırı iş yükü, hastane donanımlarının eksikliği, yeterli denetim mekanizmalarının olmaması ve insan kaynaklarının yetersizliği gibi sorunlar, böylesi trajik olayların yaşanmasına zemin hazırlar. Özellikle yeni doğan bebekler gibi savunmasız bireylerin başına gelen ihmaller, sistemdeki açıkların net bir göstergesi olarak karşımıza çıktı. Ülkece bunu hep birlikte yaşadık.
Bu bebek ölümü, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun yarasıdır. Ancak, ne yazık ki toplum olarak bu olaylara kısa süreli üzüntülerle tepki gösterip, bir süre sonra unutma eğilimindeyiz. Sosyal medya veya basında yankı uyandıran olaylar, kamuoyu oluşturduğu sürece gündemde kalıyor, ancak köklü değişim talepleri gündemden düştüğünde olaylar çabucak unutuluyor. Bu normalleşme hali, aslında sağlık hizmetlerindeki ihmalleri sıradan bir olay gibi görmemize yol açıyor. Sonrası tufan.
Bir ihmal sonucu hayatını kaybeden yeni doğan bir bebek, sadece bebeğin ailesine değil, tüm topluma, bizlere zarar verdi. Her ölüm, insan hakları, hasta hakları ve temel sağlık hizmetleri bakımından önemli bir sorumluluk sorusunu beraberinde getirmiyor mu? Ancak gerçek bir çözüm bulmak için sorumluluk bilincine sahip bireyler ve kurumlar gerekli. Bu ülkede mümkün değil. Sağlık sektöründeki hataları önlemenin yolu, sistemdeki her paydaşın sorumluluğunu kabul etmesi ve daha iyisini yapmaya çalışmasından geçiyor ama kimi kimden.
Bir toplum, en savunmasız üyelerine karşı gösterdiği özenle ölçülür. Yeni doğan bir bebeği ihmal sonucu kaybetmek, toplum olarak sorumluluklarımızı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gösterir. Yaşam hakkına duyduğumuz saygı, ihmalin normalleşmesine karşı güçlü bir duruş sergilemekten geçer.
Unutmamalıyız ki her bebek kaybı, sağlık sistemimizin bize verdiği bir uyarıdır; bu uyarıyı dikkate alıp köklü değişim talepleriyle cevap vermek zorundayız. Yetkililer harekete geçmiyor belli. Toplum olarak çocuklarımız , yaşlılarımız, kendimizi korumanın ve başımızın çaresine bakmamızın gerektiğini artık anlamış durumdayız.
Acı tecrübelere…
Bu arda Telafi söylemi, hatanın kökenine inmeden yalnızca yüzeysel bir çözüm önerisi sunmak anlamına gelir. Hataların önlenmesi için sistematik önlemler almak yerine, sadece finansal tazminatlar sunmak, aynı hataların tekrar yaşanabileceği bir döngü yaratır bilin istedik. Sağlık sektöründe hataları en aza indirgemek için güvenli protokollerin uygulanması, personelin düzenli eğitimden geçirilmesi ve hastanelerde sürekli denetimlerin yapılması gibi önleyici adımların önemini bilecek yaşta ve konumda olduğunuz ümit ediyorum.
BİZİ AFFET MİHRİMAH VE HAKKINI HELAL ET…
KARAKUŞ