Karakuş'un köşe yazısı...

Son günlerde, okuduğumuz haberler ve tanık olduğumuz çocuk suçlularının endişe verici boyuta ulaşması vahim bir durum. Akran zorbalığı ve suça teşvik olayları son günlerde ülkemizde sıkça rastladığım üzücü olaylardır. Aileler endişe içinde yaşıyorlar. Çocuklarını eğitime gönderen ve o saatler içerisinde neler olduğunu çocuğu zaman bilmemekle birlikte , karşılaştıkları vahim olaylar karşısında ne yapacağını bilemez durumdalar. 

Günümüzde çocukların suç dünyasına dahil olması, toplumsal bir felaketin sinyallerini veren endişe verici bir durumdur. İşlenen bu suçlar, sadece toplumların ve bireylerin güvenliğini tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda geleceğin bireylerini de tehlikeye atıyor. Çocuklar, toplumsal yapının en hassas ve şekillenmeye en yatkın bireyleridir. Bu yüzden suç dünyasının çocukları ele geçirmesi, sadece onların geleceğini değil, toplumun geleceğini de karanlık bir hale getiriyor. 

Çocukların suçla tanışması, birçok karmaşık ve birbirine bağlı faktörün bir sonucudur. Bu faktörler, çocukların evde, okulda, sokakta ve sosyal çevrelerinde karşılaştıkları olumsuz koşullardan kaynaklanabilir.  Ailevi sorunlar ve ihmal bazen bu tür problemlerin başlangıcı olabiliyor.  Aile, çocukların ilk eğitim aldığı ve değerler kazandığı yerdir. Ancak, aile içindeki şiddet, ilgisizlik veya ekonomik sıkıntılar, çocukları sağlıksız bir çevrede büyümesine sebep oluyor. Ailesinin ilgisizliği ve şiddetiyle büyüyen çocuklar, dışarıdaki kötü alışkanlıklara ve suç dünyasına daha yakın olabilirler. 

Eğitim, çocukların kişisel gelişiminde kritik bir rol oynar. Eğitim seviyesi düşük, okula devam etmeyen veya okulda başarısız olan çocuklar, suçla tanışmaya daha meyillidir. Okuldan kopmuş olan bu çocuklar, boş zamanlarını sokakta, kötü alışkanlıklarla geçirebilirler. Okulun, onların kişisel gelişimleri ve sosyal becerileri üzerinde oynadığı rol göz ardı edilmemelidir. Eğitim sürelerince de yakınen takip edilmelidirler. 

Çocuklar, sosyal çevrelerinin etkisiyle hızla şekillenir. Arkadaş grupları, özellikle ergenlik döneminde, kişisel kimlik gelişimini büyük ölçüde etkiliyor.  Suçla tanışmış ve suça karışmış arkadaşlar, onları bu dünyaya çekebilir. Çocuklar, grup içinde kabul görmek, kimliklerini bulmak veya toplumsal normlara karşı gelmek amacıyla suç işleyebilirler. Öncelikle ailelerin, daha sonra eğitimcilerin çocukları sürekli takip etmeli ve suça meyilli olan çocuklarımızı erken müdahale ile topluma kazandırmaya özen gösterilmeli. 


Teknoloji ve medya da günümüzde çocuklar üzerinde büyük bir etki yaratmaktadır. Bilgisayar oyunları, sosyal medya ve diğer dijital platformlar, suçla ilişkili içerikleri yayarak, çocukların bu tür dünyalarla tanışmasına neden olabilir. Çocuklar, medyada gördükleri şiddet veya suç temalı içerikleri, gerçek dünyada tekrarlayabilirler. Özellikle dijital suçlar, çocukları çevrimiçi suç faaliyetlerine yönlendirebilir. 

Evet tekrar üstüne basa basa söylüyorum ki, çocukların suç dünyasına dahil olması, sadece bireysel değil toplumsal bir felakettir. Suç, yalnızca bireylerin yaşamlarını değil, toplumların geleceğini tehdit eden bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.  Bu durum, toplumsal bir bilinç oluşturulmadan ve yapılandırılmış bir müdahale yapılmadan çözülemez. Çocukların suç dünyasına yönelmesini engellemek, sadece onların hayatlarını kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun daha sağlıklı bir şekilde büyümesine de katkı sağlar diye düşünüyorum. 


ÇOCUKLAR VE GENÇLER 

GELECEĞİ İNŞA EDER…


KARAKUŞ