Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kritik seçim her ne kadar ikinci tura kalmış olsa da, aslında kanaatimce noktalanmış oldu..
Neden noktalandığını düşündüğümü alt kısımda anlatacağım ama öncelikle bu seçimin farkını ortaya koyarak başlayayım..
Anımsanacağı üzere budan önceki her iki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Recep Tayyip Erdoğan seçimi ilk turdan kazanmıştı. Bu sistemde ilk kez seçim ikinci tura taşınıyor. O nedenle ilk kez yaşanacak heyecanlı bir süreç olacağını öngörebilir ama beni seçimin noktalandığını düşüncesine iten etmenleri anlatmaya çalışacağım…
İlk ve en önemli veri Meclis aritmetiği… Zira bizler toplum olarak sadece Cumhurbaşkanı’nın kim olacağına yönelik bir merak içerisindeyken, Meclis’in nasıl şekilleneceği de oldukça önemliydi.
Anketlerin aksine Milliyetçi Hareket Partisi’nin beklenenin üzerinde bir oy oranına sahip olmasıyla birlikte, Meclis’te AK Parti ve MHP ortaklığından oluşan Cumhur İttifakı zaferini ilan etmiş oldu.
Yazı kaleme alınırken sayım hala devam ediyordu ama Cumhur İttifakı’nın 300 milletvekilinin üzerinde olacağı neredeyse kesinleşmişti..
Zaten 301 vekil bilindiği gibi çoğunluk demek…
Parlamento’da Cumhur İttifakı çoğunluğu sağladığına göre bu ittifakın önderi olan Tayyip Erdoğan ikinci tura ciddi bir avantajla girecek demektir. Aksi parlamento ile Cumhurbaşkanı’nın uyumsuzluğu demektir ki başkanlık sisteminde böylesi bir durum süreçlerin kilitlenmesi anlamı taşır.
Türk halkının iradesinin sistemin sağlıklı çalışmasına yönelik Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanlığı mevkisine taşıyacağını öngörenlerdenim.
Bu sonucun çıkacağını düşünmeme bir diğer sebep ise Sinan Oğan’ın aldığı yüzde 5 civarı oyların dağılımı… Bu dağılımın da Erdoğan lehine döneceğini düşünüyorum.
Zira Sinan Oğan bilindiği üzere MHP kökenli bir siyasetçidir, kendisine destek verenlerin hayat görüşleri de Cumhur İttifakı’na yakındır. Her ne kadar MHP üst yönetimiyle sıkıntılı olsa da Erdoğan ile yakın bir şekilde çalışabileceğini düşünenlerdenim..
Bunun haricinde seçimin ilk turunda Erdoğan’ın önde olduğunu da unutmayalım.. Bunun Erdoğan için ciddi bir avantaj olduğunu düşünüyorum.
Zira 21 yıllık bir iktidarın elbette eleştirilecek bir çok icraatı vardır. 21 yılın vermiş olduğu siyaseten yıpranmışlığı da buna katabiliriz elbette… Hatta ‘tek adam’ denerek eşleştirilen ve tüm olumsuzlukların Erdoğan ismi ile anılmasına rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimin ilk turunu önde bitirememiş olmasının da kendisi için ciddi bir dezavantaj oluşturduğuna inanıyorum.
Kılıçdaroğlu ilk turu önde tamamlamış olsaydı, seçmene farklı bir mesaj vermiş olabilirdi ama bu gerçekleşmedi. Şimdi ikinci tur için propaganda süreci başlayacak. Ancak ortaya koyduğum emareler ışığında Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimalinin olmadığını düşünüyorum.
Elbette bu tahminin doğru çıkıp çıkmayacağını iki hafta sonra Pazar günü yaşayıp göreceğiz.
*
Yazıyı noktalamadan dikkatimi çeken bir başka noktaya da değinmek isterim…
İttifakların aldığı oyların kabaca Türkiye haritasına yerleştirilmesinden çıkan sonuç, bu seçim sonucunun geçmiş seçim sonuçlarından farklı olmadığıdır. Yani yine Akdeniz ve Ege kıyıları CHP (Millet İttifakı), Güney Doğu Anadolu eski ismiyle HDP (Emek ve Özgürlük İttifakı ), Anadolu’nun geneli ise AK Parti (Cumhur İttifakı)..
Geçmiş seçimlerde de benzer tablolar şekillenmişti…
Buradan da çıkan sonuç belki Erdoğan bir önceki seçime göre yüzde 2-3 az oy aldığı için seçim ikinci tura taşınmıştır ama muhalefetin lideri bir fark yaratamamıştır.. Kanaatimce Türkiye’de muhalefet yeni ve kitleleri sürükleyebilecek bir lidere ihtiyaç duymaktadır!..