Tüm yaşadıklarınızın ve yaşayacaklarınız bedeli 7 yıl. O kadar… Fazlası ancak taammüden cinayetler için geçerlidir. 

Eee yolda kendi haline yürüyorken, bir bankta kendi haline oturuyorken, karşıdan karşıya geçmeye çalışırken , söndürülen hayatlar hangi sınıftan sayılıyor? Bunlar “CİNAYET” değil mi? Planlanmadığı için mi? Pusu kurulmadığı için mi? Ya o alkollü araç kullanarak, hayat söndürmek nerden saylıyor?  

Her yıl bir çok insan,  pisi pisine , hatalar yüzünden , alkol içip de araç kullanalar yüzünden trafik kazalarında hayatını kaybediyor veya ağır yaralanıyor. Bu trajediler, yalnızca bireysel hayatları değil, aynı zamanda aileleri de ve dahası toplumu da derinden etkiliyor. Ancak ne yazık ki, trafik kazaları genellikle hak ettiği dikkati görmüyor ve bu can kayıpları  "KADER " olarak kabul ediliyor. Neden trafik kazaları bu kadar görmezden geliniyor? 

CAYDIRCI CEZLAR diyecekler şimdi. Ya Allah aşkına 33 bin tl alkollü araç kullanma cezası mı olur? Kim ödeyemez ki bu parayı? Hangi alkol kullananı durdurabilir ki bu meblağ ve ya komik ceza? PARA CEZASI “CEZA” değildir. İşte bunu anlamamak ve anlatamamakta başlıyor trafiğin geriliği ve korkunçluğu. Bu ülke , paran varsa her şeyi yaparsın ülkesi değil mi ? Hangi caydırcı cezanız , İçip içip suçsuz günahsız , serinlemek için banka oturan insanı hayattan kopartmamaya yetti? 

Hangi caydırıcı cezalarınız , 3 tane kızı makas atarak bitenin önünü kesti? Hangi cezalarınız karanlık yollarda sürat manyaklarını durdurabildi? Vazgeçin artık bu CAYDIRCI muhabbettinden. Yine söylüyorum yüksek para cezaları “CEZA” değildir. Parayı basan süratini de yapıyor, alkollü de içip içip direksiyona geçiyor. Sıfır güvenle , tehdit ve tehlike içinde yollarda araç kullanıyor ve yürüyoruz. Çünkü her an nereden bir manyak bir sarhoş çıkacak belli değildir. 

Sözüm ne polise ne de yargıdadır. Yasalar ne diyorsa onu uygulamakta mükelleftir bu kurumlar. Ama birilerinin sürat zevki için, birilerinin alkol keyfi için , birilerinin dikkatsizliği için hayatlar bir bir yitiriliyor. Yazık gerçekten yazık. Artık evlerin içerisine araçların girmesi an meselesi. Her gün trafik kazaları katlana katlana ve derin yararlar açarak devam ediyor. 

Sanırım artık alışkanlık ve kadercilik oldu kazalar. Trafik kazalarının neden görmezden gelindiğine dair en büyük etkenlerden biri, yetkililerin  bu olayları olağan karşılamasıdır. Medyada sürekli yer alan trafik kazası haberleri, zamanla duyarsızlaşmaya neden oluyor sanırım. Kazalar, kaderin bir cilvesi olarak kabul ediliyor ve be yasa ne de yetkililer bu durumu değiştirmek için yeterli çabayı göstermiyor. Gösteriyor olsaydı her gün en az 1 en fazla 3 kişi ölmezdi. 

Bu ülkede çaba gösterilmeyen her olayın faturası  yine topluma kesiliyor. Trafik kazalarının yalnızca bireysel değil, toplumsal boyutları da vardır tabi bunu görmek isteyene. Bu kazalar, ekonomik kayıplara, sağlık sistemi üzerindeki yüke ve sosyal travmalara yol açıyor haberiniz var mı? Aileler, sevdiklerini kaybetmenin acısını yaşarken, kazalarda yaralanan kişiler ise uzun vadeli sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor oluşunu hiç hesaba kattınız mı? İş gücünü kayıp eden ve tedavi masraflarından ötürü ülke ekonomisine getirildiği büyük yükü göremiyor musunu? 

Yaz yaz nereye kadar…

Kısacası çok sayın yetkililer. Bu sorunun görmezden gelinmesi, daha fazla can kaybına ve toplumsal yıkıma yol açıyor. Trafik kazalarının önlenmesi için toplumsal bilinçlenme, altyapı yatırımları ve hukuki düzenlemeler şarttır. Unutulmamalıdır ki, her bir insan hayatı değerlidir ve bu kayıpları önlemek, siz sayın yetkililerin ve yasayı elinde tutanların en büyük sorumluluğudur.

BUGÜN ONLARI YOLLARDA KATLETİLER 

YARIN SİZLERİ, BİZLERİ, SEVDİKLERİMİZİ 

SAVAŞ OLMAYAN ÜLKEMDE 

KATLİAM GİBİ KAZALAR VE BİTEN HAYATLAR VAR…