Adalet insanın vicdanında başlar....
Meslekten gelen öğretiler ve yaşanmışlıklar bana yazımda yaptığım girişi öğretti.Saymayı bıraktm artık kaç yıldır bu mesleği yaptığımı ama öğrenmeyi bırakmadım.
Bazen başınıza bir felaket geldiği zaman öğrenirsiniz veya başkalarının başına gelenlerden öğrenirsiniz.
Genelde toplumsal ve siyasi konularda yazıyorum ama bu kez sadece okurlarımızla dertleşmek ve biraz da olsa farkındalık yaratmak maksadıyla kaleme alıyorum bu yazıyı.
Ülkemiz küçük bir ülke olduğundan hemen hemen bir çok kişi birbirimizi tanıyoruz malumunuz 19 yaşındaki oğlum trafik kazası geçirmiş ve ağır yaralanmıştı. Çok şükür şimdi fiziken iyi dualarını esirgemeyenlerden bir kez daha Allah razı olsun. Lakin bugün kaza ve detaylarını yada sonrasında yaşadığımız süreçleri değil de en çok yaralandığımız anları paylaşmak istiyorum.
***Mesela kaza olduğu gün, oğlumun yoğun bakımda kemikleri kırık, beyin kanaması geçirdiğini ne hastaneden ne de polisten öğrenmedim. Oğluma çarpmışlar ağır yaralanmış ambulans gelip alıp götürmüş oğlun yoğun bakıma alınmış ve biz bütün bunları adli takip grubuna gelen bir haberle öğrendik. En çok çocuğunuz o anları yaşarken yanında olamamak mesela.
***Yoğun bakım kapısında beklerken bir hemşirenin içeriden çıkıp siyah bir çöp poşetinde "bunlar saminin üzerinden çıkan eşya ve kıyafetler" diyerek size uzattığı an mesela. Durumunu bilmiyorsunuz ya bir anda nefesiniz kesiliyor dizleriniz tutmuyor.
***Dişçi iğnesinden bile korkan çocuğunuzun ameliyathaneye götürülürken size bakarak "korkma anne" deyinişindeki o ses tonu kulaklarınızdan ve beyninizin içinden hiç gitmiyor mesela.
***Taburcu olduktan sonra her ambulans sesi duyduğunuz zaman telefona sarılma hissi, duyulan kaygıyı anlatacak kelime yok.
* Mahkemede çocuğunuzun önünü tıkayarak kazaya neden olan sürücüyle göz göze geldiğiniz anda "neden nasıl oldu görmemişiydin telefonda mıydın o anda geçer giderim bir şey olmaz "diye mi düşünmüştün diye sessizce sorgulamak mesela.
Ve son olarak zanlı avukatı Kaya Muhtaroğlu'nun karar okunduktan sonra oturduğum bankın önüne gelerek " bu ülkede yargıçlar var" diyerek sataşma olarak algıladığım cümlesi. Belki de bilmiyorsunuz Kaya bey ama onca canımız yanmasına rağmen nefret duygusu ile hareket etmedik, karşı tarafı yaşadıklarımızdan sorumlu tutsam da bunun bir KAZA olduğunun bilincindeyim. Ve bu bilinçle yargımıza yargıcımıza ve savcılarımıza hep güvendim ve güvenmeye devam edeceğim.
Hangi ceza bir annenin evladıyla sınandığı bir duruma eş değer olurdu ki. Neticede Yargıçlarımız da önlerinde bulunan kanunlara göre ve bulgulara göre kararlar üretir aksi bizim gibi hukuk devletinde düşünülemez. İşte bu nedenle içiniz rahat olsun sizinle aynı görüşteyiz "BU ÜLKEDE YARGIÇLAR VAR". Bunları yazarak sizinle tartışmak değil amacım ama müvekkiliniz sizin önceliğiniz olsa da orada acı içinde oturan bir anne olduğumu unutmuş olmanız beni çok üzdü.
Belki bilmek istersiniz verilen ceza takdirini o an hiç düşünmedim düşündüğüm şey onca acı ile bir kaza sonucu yüzleşen evladıma neyi nasıl daha fazla ruhunda yara açmadan anlatmam gerektiği idi. Çünkü onun sağlığı, ruhunda açılan yaraların iyileşmesi bir şekilde hayatına yeni hedefler koyarak ilerlemesi benim için çok daha önemli. Birileri cezalandırılsın hapislerde yatsın onun da bir hata ile geleceği olumsuz etkilensin derdinde değilim arzulanan da bu değildir. Lakin bu kadar kuralsızlığın alışkanlık haline geldiği ülkede de bir emniyet supabı olması gerektiği kanaatindeyim.
Elbette şikayetçi olduk yaşadıklarımızı asla telafi etmez ama trafik kazaları ve sonuçları ibretlik hikayeler değişen yaşamlar ortaya çıkarıyor. Dünyanın her yerinde kazalar oluyor sıfırlayamayız ama küçücük bir ülke için çok fazla gelecek sönüyor.
Bir replikle bitirmek isterim "Dünyanın bütün kanunlarına yazmalılar bence BİR ÇOCUĞUN RUHUNU ÖLDÜRMEK DE CİNAYETTİR"