Bu ülkede bebekler ve işçiler hayatlarını kaybederken, yetkililerin bir kesimi hâlâ ‘süt liman’ havasında kalabiliyor mu? Bu çelişki, ne yazık ki bizim ülkemizin acı bir gerçeği haline gelmiş durumda. Bebekler ihmaller yüzünden hayata veda ederken, işçiler de iş güvenliği tedbirlerinin yetersizliği ve ihmaller nedeniyle ölüyor. Ancak yetkililerin geniş bir kesimi bu trajedilere alışmış gibi görünüyor. Haberler hızla unutuluyor ve önleyici adımlar gerektiği şekilde atılmıyor. Sessizce kaybolan bu canların ardındaki ihmal zincirini, yetki ve yetkilerin duyarsızlığın yaratıcı etkilerini ne yazık ki toplumca yaşıyoruz.
İşçi ölümleri de ülkemizde neredeyse sıradan bir olay haline gelmiş durumda. İnşaatlarda, fabrikalarda çalışan işçiler, ihmaller ve güvenlik eksiklikleri yüzünden her gün ölümle burun buruna geliyor. İşçilerin yaşamını koruyacak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri çoğu zaman göz ardı ediliyor ya da uygulamada yetersiz kalıyor. Çalışanların hayatlarını kaybettiği iş kazalarında, işverenlere caydırıcı yaptırımlar uygulanmaması ve yeterli denetim yapılmaması ölümleri artıran sebepler arasında geliyor ve ne yazık ki , hala bu duruma bir çare bulunamıyor.
İş kazalarında, çoğu kez düşük maliyetlerle güvenlik önlemleri alınabilirken, bazı işverenlerin kâr hırsıyla bu önlemleri göz ardı etmesi işçilerin hayatlarını kaybetmesine yol açıyor. Ancak bu ölümlere rağmen ne iş güvenliği alanında ne de işverenlere yönelik yasal yaptırımlarda yeterli iyileştirmeler yapılmıyor. Bir işçi ölümü haberinin kısa sürede unutulması ve tekrar eden kazaların yetki ve mercilerce duyarsızlıkla karşılanması, işçi ölümlerini ülkemizin kronik sorunlarından biri haline getirmiş durumda. Eee öyle hiç kusura bakmayın iki güne bir, inşaattan düştü hayatını kaybeti haberlerini ve olaylarını sadece , bizler yaşamıyoruz görmüyoruz sanırım.
Her ölüm, aslında alınmayan bir önlemi ya da eksik bırakılan bir denetimi işaret ediyor. İşçilerin en temel haklarından biri güvenli bir çalışma ortamında çalışmaktır. Ancak inşaatlardan, fabrikalardan birçok iş kolunda, işçiler yeterli güvenlik önlemlerinden yoksun bırakılıyor. İş güvenliği yasaları kâğıt üstünde var olsa da, bu yasaların uygulamada eksik kalması ve denetimlerin gerektiği gibi yapılmaması, işçileri her gün ölümle burun buruna getiriyor. Bu noktada, iş güvenliği denetimlerini sağlamak ve gerekli önlemlerin alınmasını denetlemekle yükümlü yetkililer, işçi ölümlerinden doğrudan sorumlu tutulmalıdır.
Ülkemizde her yıl onlarca insan, önlenebilir kazalar, ihmaller ve alınmayan tedbirler yüzünden hayatını kaybediyor ya da engelli kalıyor. İşçi ölümleri, Bebek kaybetme, doğal afetlere karşı hazırlıksızlık gibi trajediler gözümüzün önünde yaşanırken, yetkililerin bu duruma yeterince müdahale etmemesi toplumda derin bir öfke ve hayal kırıklığı yaratıyor. Sorumluluk makamındaki insanların etkin denetimler, kalıcı çözümler ve sıkı yaptırımlar yerine sanki “lay lay lom” bir tavırla hareket ettiği algısı daha gerçekçi. Böyle olunca toplumun adalet ve güven duygusunu zedeliyor tabi ki.
İnsanların en temel beklentisi, sorumluluk sahibi yetkililerin kamu güvenliğini sağlamak için etkili ve kalıcı adımlar atmasıdır. Ancak bu beklenti karşılanmadığında, toplumda adalet ve güven duygusu zayıflıyor. Herhangi bir önlem alınmadığında ya da denetimler sıkılaştırılmadığında yaşanan kazalar karşısında insanlar kendilerini sahipsiz hissediyor. Ölen ya da yaralanan her insan, yalnızca bir istatistik değildir. Bir ailenin üyesi, bir eş, bir evlat, bir arkadaş. Onların kaybı, yalnızca o ailenin değil, bütün bir toplumun ortak acısıdır.
Yetkililerin bu konuda etkin bir rol üstlenmesi, denetimlerin daha sıkı ve sürdürülebilir olması için kalıcı adımlar atılması şarttır. İlgili kamu kurumları, iş yerlerinde iş güvenliği ve çocuklar için güvenlik gibi konularda uzun vadeli planlar oluşturmalı ve bu planları kararlı bir şekilde uygulamalıdır. Zahmet olacak belki ama SİZLERİN GÖREVLERİ BUNLAR VE ÇOK DAHA FAZLASIDIR…
BİR ÜLKEDE İŞÇİLER DÜŞÜP DÜŞÜP ÖLÜYORSA. BİR ÜLKEDE BEBEKLER İHMAL YÜZÜNDEN ÖLÜYORSA. BİR ÜLKEDE YOLLAR HEP KAN KOKUYORSA.
SAHİPSİZLİĞİN DİĞER ADIDIR…