Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...

Bayrama kötü bir haberle girmiştik.. Hiçbir günahı olmayan Pakistanlı bir genç alkollü sürücü nedeniyle hayatını kaybetti!

Bu kaçıncı?

Daha birkaç ay önce Girne’de kaldırımda yürüyen kızlar, o sırada etrafına hava atmak için aşırı süratli araç kullanan bir zibidi nedeniyle hayatını kaybetmişti!

Bunun şokunu henüz atlatamamışken, bu kez benzer olay Gemikonağı’nda yaşanıyor..

Alkollü direksiyonun başına geçen bir sorumsuz, süratle deniz kenarında arkadaşıyla bankta oturan genç bir kişiyi yaşamından ediyor..

Şimdi bu kişiler yargılanacak…

En ağırı 4-5 yıl ceza alacak.. Sonrasında yaşamlarına devam edecekler.. Ama evlatlarını, sevdiklerini kaybeden insanlar bir ömür boyunca bu acıyı yüreğinde hissedecek..

Ateş düştüğü yeri yakar!

Üzerinden yıllar da geçse evladını kaybeden bir annenin, bir babanın, bir kardeşin acısı diner mi? Bakın işte; trafik kazalarının mağduru acılı aileler bir araya gelip eylemler düzenliyorlar..  Medya bu konuya gerçekten iyi bir yer veriyor.. Acılı ailelerin sesini duyurmak için hatta rekabet etmesi gereken kurumlar iş birliği yapıyor..

Bunun tek bir nedeni var.. Adalet talep ediliyor çünkü..

Yasalarımız yetersiz.. Alkol alıp direksiyon başına geçip insan öldüren kişiler cinayetten yargılanmıyor maalesef!

Yolun yetersizliği, aydınlatma sorunu vs.. gibi sebepler de zaten cezayı hafifletici nedenler oluyor ve bir bakıyorsunuz günün sonunda eldeki yasayla 3-4 yıl hapis sonucu hayat devam ediyor!

Hatırlayalım; Lefle Avrupa Üniversitesi’nin genç öğretmenleri vardı, unuttuk bile değil mi?..

Hani karşı şeritten öğretmenlerin şeridine atlayan katil şoför canlarını almıştı.. Belki de dışarıdadır o zat şimdi, çekmiştir cezasını ve hayatına devam ediyordur. Ya da gün yüzü görmek için gün sayıyordur.. Ama gencecik öğretmenlerin bedenleri toprak oldu!..

Bugün böylesi bir acı belki bizim başımıza gelmemiş olabilir ama bu gelmeyeceği anlamına gelmez!

Sorumsuz sürücüleri yetiştirenler de biziz, sorumsuz sürücünün öldürdüğü kişiler de bizim can parçalarımız olabilir..

Olaya bu açıdan baktığımızda devleti yönetenlerin ciddi bir ev ödevi vardır!

Geçmişte Başbakanlık yapmış merhum İrsen Küçük de oğlunu bir trafik kazasında kaybetmişti.. Ama Başbakan olduğunda dahi trafik konusunda bir farklılık maalesef ki yapamadı..

Polisin denetimleri gerçekliği yüzümüze vuruyor.. İçiyoruz, haddimizden fazla alkol alıp direksiyon başına geçiyoruz… Bu da yetmezmiş gibi sürat da yapıyoruz ve günün sonunda felaketi yaşıyoruz..

Sadece ölümlerle ilgili istatistikleri manşetlerimize taşıyoruz ama bu kazaların sonunda sakat kalan yüzlerce insanımız var.. Hayatı kararan insanlar…Hatta onlar ölmedi diye onların hayatını karartanlar belki de hapis bile yatmadan hayatına devam ediyor!..

İşte burada acı bir reçete uygulamak şarttır!

İlgili yasa meclistedir.. Şimdi anayasal olarak meclis tatile girecek ve bu döneme de bu yasa yetişmeyecek. Ama en azından hükümet edenler caydırıcı cezaları içeren yasayı vakit geçirmeden Meclis’ten geçirmelidir!

Bir yandan daha fazla masum insanın ölümünün önüne geçecek bu yasaya hayat verirken, bir yanda da trafik eğitimini de, bu konuda bilinçlendirme çalışmalarını da daha etkin bir hale getirmek şarttır!..

Başka çare yoktur!

Bir avuç insanız şurada ve her geçen gün bu acı haberler ile sıranın bize gelmesini bekleyemeyiz!

Masum insanlar ölüyor, artık yeter! Hükümet olarak da, halk olarak da buna seyirci kalmamalıyız, kalamayız!