Bayram dönemlerinde haber merkezleri zorlanır, zira hayat durur... O nedenle istatistiki bilgilerin paylaşılması böyle dönemlerde çok daha önemli olur.

Dikkatli vatandaşlar okumuştur, polisimiz açıkladı… Suç oranlarımız artıyor..

Elbette endişe verici bir durum...

Ama şaşırtıcı değil!

Daha da önemlisi uyuşturucu merkezli suç oranlarındaki artış…

Aslında eğri oturup doğru konuşmamız gerekiyor…

Bu konu bağıra bağıra geliyordu zaten, birçok uzman uyarılarını yapsa da kulak arkası edildi... Ve geldiğimiz durum artık neşter vurmayı beraberinde getirmiş olmalı..

Uyuşturucunun büyük oranda kaçak olarak Güney Kıbrıs’tan geçtiğini biliyoruz…

Eskiden bu uyuşturucunun kimler tarafından geçirildiği iyi kötü biliniyordu…

Ama şu anda bu Afrika kökenli kimi öğrenci kılıklı zehir tüccarları artık aramızda kol geziyor...

Peki polisimiz bu durumun nasıl önüne geçecek?

Narkotik zaten insan üstü bir gayretle yakalayabildiklerini yakalıyor ama çok ciddi sıkıntıları var... Bu sıkıntıları ülkeyi yönetenler de biliyor… Ama nedense yıllardır bunun için adım atılmıyor!..

Netflix’te izleriz Amerikan suç dizi ya da filmlerini… Polis şüpheli gördüğü aracı hemen takibe alır, telefonunu dinler mesela...

Ya da dinleme cihazını yerleştirir, önemli bilgiler edinir…

Tanık koruma programları filan olur, bilgi veren insanların hayatları değiştirilir…

Parmak iziymiş, saç kılıymış, kan damlasıymış, kahve fincanıymış… Zanlının bırak DNA’sını, soyağacını çıkaran bilgiler polislerin ayağına serilir filan...

Bunlar sadece Amerikan filmlerinde değil aslında, çağdaş tüm ülkelerde polise suçla mücadelede verilen imkanlar…

Peki ya bizde?

Polisimiz nasıl bir soruşturma yürütüyor, bilgisi olan var mı?

Mesela bizim buralarda suçluyu takip etmek yasak. Suç varsa müdahale şart…

Öyle teknik dinleme – izlemeymiş tümü yasak... Yasası yok…

Peki ya muhbir… Narkotik polisimiz muhbiri ikna ederse bilgi alır, edemezse de alamaz… Çünkü muhbir bilgi verirse hayati tehlike yaşayacağını bilir, konuşmak istese de susar! Zira Devletin onu koruyabileceği bir mekanizma yoktur!

 Tüm bu sıraladığım eksiklikler için öncelikle yasal çalışma şart.. Bunu elbette meclis yapmalı ama vekillerin önceliklerinde maalesef bu durum söz konusu bile değil!

Sadece yasa mı? Polisin teknik teçhizat, kriminal laboratuar vs… O kadar çok eksiği var ki?

Uyuşturucu için değil sadece, bir çok konuda davalar Türkiye’den gelecek araştırma sonuçları nedeniyle yıllarca sürebiliyor.. Örneği çok! O zaman nasıl adalet sağlayacaksınız, suçun önüne nasıl geçeceksiniz?

Tüm bu sorular havada kalıyor…

 Gençlerimiz bir bir bu uyuşturucu batağına sürükleniyor.. Düşünün trafik polisimizin elinde araç sürücüsünün uyuşturucu kullanıp kullanmadığını ölçebilecek bir alet dahi yok!

Vatandaş iki bira içmiş, altından arabası alınabiliyor ama ayni kişi uyuşturucunun dibine vursa trafikte seyir halinde olabiliyor!

O kadar çok sıkıntı var ki!!

Rakamlar ortada… Suçlar artıyor, özellikle de uyuşturucu merkezli suçlarda büyük bir artış var.. Burası küçücük bir Akdeniz adası.. Bize huzur gerek, suç değil..

İçişleri Bakanlığı’nın e-vize çalışmasını yabana atmayalım… Sistem devreye girdiğinde ülkeye girişlerde önemli bir süzgeç görevi görecek… Ama bunun dışında yukarda özetlemeye çalıştığım bir çok yapılması gereken yasa ve ayrılması gereken bütçeler var..

Unutmayalım; KKTC’nin en önemli gelir kalemi öğrenciler ve turizmdir… Huzur ve güven olmayan yerde ne turizm olur, ne de yüksek öğretim… İşte bundandır ki, öncelikli çalışmalar güvenliğimizi tehdit eden unsurların ortadan kaldırılmasına yönelik olmalı…

 Meclisimizin açılmasıyla umarım geç kaldığımız bu adımlar bir bir atılır, yoksa bugünleri de arar oluruz!