Bugün ilk kez bu güne kadar verdiğimiz mücadeleden utandım.
Bunlar için mi mücadele verdik bunca sene, bunlar başımıza gelsin diye mi direndik. Onca sene Rum’un bize yaptıklarını hazmedemediğimiz için, namusumuz için, malımız için, çocuklarımızın geleceği için mücadele verdik biz.
Oysa şimdi daha da kötüsü başımıza geliyor.
İnsanın isyan etmemesi elinde değil.
Bunun nedenini hep de Türkiye’den gelen vatandaşlarımızda aramak da yanlış aslında. Türkiyeli-Kıbrıslı ayırımı yapmak istemiyorum.
Bana ters gelir bu!
Bütün suç bizim pısırık yöneticilerimizde; önüne geleni bu memlekete alıyorlar iyisini kötüsünü ayırt edemiyorlar.
Ya da ediyorlar da Türkiye’den laf gelmesin diye ses çıkarmıyorlar, çıkaramıyorlar... Sonra da Türkiye’den gelen bütün insanları potansiyel suçlu olarak görüyoruz.
***
CTP hükümeti, 2006-2007 yıllarında kayıt dışı işçileri yurt dışına gönderme kararı alımıştı ve Lefkoşa’da kimi bulmuşsa tutup yurt dışına göndermeye çalışmıştı.
Ancak bu iş yalınız Lefkoşa ile bitmiyordu...
Bunu gören kaçak işçiler daha önceleri rağbet göstermedikleri köylere daldılar.
Bugün köylerde kalan yerli halk el aman çekiyor ancak yöneticiler bu durumdan bi haber.
Kafanızı çıkartın artık gömdüğünüz kumun içinden de bir bakın etrafınıza neler oluyor diye.
Önceleri gece Lefkoşa sokaklarında dolaşamıyorduk, şimdi ise bu durum köylere indi.
Köyümüzün sokaklarında gezenleri artık tanıyamaz duruma geldik.
Yarım inşaatlarda, yıkılmaya yüz tutmuş evlerde, hayvan barınaklarında yaşayan bir sürü insan.
Kim olduklarını, ne olduklarını bilmiyoruz...
Ne can ne mal ne de namus garantisi hiç bir şey kalmadı beyler.
Korkuyoruz evimizden çıkmaya.
Eski zamanlarda biz evimizi komşumuza emanet eder kapılar açık evden bir hafta 15 gün giderdik gideceğimiz yere ve gözümüz de hiç arkada kalmazdı.
Şimdi ise evde yatmadan on kere kapılar kilitli mi diye kontrol ediyoruz.
Bu nasıl yaşamak?
Komşularımızı tanıyamaz duruma geldik.
Evimizde avlumuzda bulunan her şey bir şekilde kayboluyor.
Hele bir de avluya iç çamaşırı asmayı deneyin
Sabah kalktığınızda bulursanız kendinizi şanslı sayarsınız.
Çünkü bizimkiler sürekli kaybolduğundan, yakında giyecek don da bulamamaktan korkuyoruz...
Maaşı artık eve, erzağa değil de iç çamaşırına yatırır olduk!
Sinir küpü oluyorum düşündükçe bunları.
Oturup düşünüyorsunuz kim yapabilir bu işleri.
Hangi zihniyet ne maksatla giyilmiş iç çamaşırını alır hiç tanımadığı bir insanın?
Ancak içinden çıkamıyorsunuz!..
Çünkü eski güzelim köyünüzde oturan insanların %70’ini tanımıyorsunuz.
Bu ne cürret!
Ne oluyor bu insanlara Allah aşkına?
Çamaşırımızı kaptırmadan yaşayabilmek için yeni bir göç mü yaşamamız gerekiyor acaba?
Bu durum böyle giderse bu memlekette doğup büyüyen hiç kimseyi bulamayacağız beyler.
Ne idüğü belirsiz insanları bu memlekete sokmayın artık yeter.
İnsan gibi yaşamak bizimde hakkımız.
Korkmadan yaşamak bizimde hakkımız.
Köyümüzün insanlarını tanımak da bizim hakkımız beyler!
Yeter artık nüfus yapısını değiştirdiğiniz.
Biraz oteriter olunuz, ayak koyunuz, yere bakmayı bir kenara bırakıp cesaretli olun, dik durun biraz, kendinize güvenin.
Adam gibi adamları alın içeri.
Biz de rahat edelim siz de rahat edin beyler.
***
Unutmayın sizden çalınan her neyse maddiyatı önemli değil, nedeni önemlidir.
Nasıl çalındığı önemlidir...