Bence poliste şeffaflığın ‘Ş’si bile yok.

Polis görevini her zaman büyük gizlilik içerisinde yapıyor.

Biz ise göbek atıyoruz.

En ufak trafik kazalarında bile bilgi alabilmemiz için polis memurlarının önünde bir diz çökmediğimiz kalıyor.

Biz kamuoyu görevi yapmıyoruz ki, keyif yapıyoruz!

Keyfimizden haber peşinde koşuyoruz...

Doğrudur aslında biz bu işi keyifle yapıyoruz çünkü keyif almadan gazetecilik yapılmaz.

Amma bu keyfimizin içine ediyorlar ve ne yazık ki her gelen de gideni aratıyor...

***

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımız ve diğer gazetelerden birkaç arkadaş, Girne’de eski eser kaçakçılığından yakalanan üç kişi olduğunu öğrendi...

Tabi bu bilgi gelir gelmez hemen Girne Kaza Mahkemesi’nin yolunu tuttular mahkemeyi takip etmek için...

Bu arada da başka bir mesele çıkmış ve müstahdem tarafından sirkat suçundan bir bayanı mahkeme huzuruna çıkartmış polis.

Bizim arkadaşlar yetişememiş bazı bilgileri almaya.

Mahkeme çıkışında polis memuruna sormuşlar ancak aldıkları cevap; “Basın Subayı’na gidin o size bilgi verir. Bize yeni emir geldi, bilgi veremeyiz” olmuş.

Oysa arkadaşların istediği mahkemede konuşulanlardı.

Ne var sanki bunda?..

Yo olmazzzz hep işi zora sokacağız; yokuşa süreceğiz.

Çünkü biz zevk için iş yapıyoruz ya, zevkimizin içine edecekler...

Sonuçta bu sorduğumuz soruların cevabını bir yolunu bulup öğreneceğiz amma hemen orada öğrenmek varken neden yapılıyor bu eziyet anlamış değilim...

Sanki devlet sırrı...

İşimiz hep aynı. Siyasi haberlerde de aynı, polis haberlerinde de, magazin haberlerinde de hep aynı şeyler her şey gizli.

Siyasi haberleri hep Rum basınından öğreniyoruz ve yazıyoruz.

Magazin haberlerini de Türkiye basınından duyuyoruz.

Acaba polis haberlerini de Rum polisinden mi alsak?

Yakında öyle olacak her halde...

Yukarıda verdiğim örnek basit bir örnektir.

Bunlar hep oluyor.

Mesela gece yarısı bir kaza oluyor.

Gazeteye yetişebilmek için yırtınıyoruz, kazayı yapanların ismini dahi öğrenmek takla atmamızı gerektiriyor, adeta soytarıya dönüyoruz polis memurunun önünde.

Sonuçta yine işimiz basın subayına kalıyor...

Açıyoruz telefonu gecenin bir yarısı basın subayına, soruyoruz sorumuzu. Ya haberi vardır ya da yok; sonrasında ise bekle dur.

Basın subayı alsın bilgileri ve seni de bilgilendirsin.

Ooo hooo!

Atı alan Üsküdarı geçiyor bu arada.

Biz zamanla yarışıyoruz beyler devlet sırrı değil istediğimiz.

Ayrıca gazetede devlet sırlarının yazılmayacağını da biliyoruz...

Tek amacımız kamu oyunu bilgilendirmektir.

Ne casusluk yapıyoruz ne de polis düşmanlığı beyler merak etmeyiniz!..

Haklarımızın da haklarınızın da ne olduğunu çok iyi biliyoruz.

Ne olur artık işleri zora sokma fikrinden arının artık...