Meclis oturumlarını izlemekten büyük zevk alıyorum.
Hem mesleki açıdan hem de yaşananlara ‘tanıklık’ etme açısından.
Ciddi ciddi eğleniyorsunuz!
Şaşırıyorsunuz!
Dehşete düşüyorsunuz!
Merak ediyorsunuz!
Yani Meclis’te ne isterseniz, milletvekilleri ‘sağ olsun’ size sağlıyor.
Perşembe günü de Meclis bir hayli hareketliydi.
Tartışmalar, atışmalar oldu.
Yazıma konu etmeyi düşündüğüm şey elektrik faturaları olacak.
Yani ‘silinen elektrik borçları…’
Bir ülke düşünün siz, eğer dünyada bulabilirseniz mutlaka bana yazın!
Elektrik kurumu battı batacak!
Yerlerde sürünüyor.
Belki yüzlerce insan işsiz kalacak.
Binlerce insan etkilenecek, aileler açısından.
Ama bir türlü elektrik borcunu toplayamayacak!
Bırakın toplanmasını istemeyi, ‘devletin malı deniz yemeyen keriz’ mantığı ile milyonlarca TL borç oluşacak!
Borç ödenmeyi bırakın ‘silinecek…’
Bu rezalet ancak bu ülkede yaşanır.
Bu ülkede üç kuruş borcu olanın elektriğini kesen yetkililer, ‘yediği, içtiği, yattığı, eğlendiği’ otellerin elektriğini kesemiyor.
Kesmeyi bırakın, borçlarını siliyor.
Akıllara da ‘yemenin’ sonucu mu bunlar oluyor geliyor!
Belediyeler yaptıkları ‘savurganlıklar’ nedeniyle ‘harcamalarını’ yapamıyor!
Borçlar siliniyor!
Bazı özel işletmeler ‘hükümete’ veya ‘bakanlara’ yakın diye borçlarını ödemiyor!
Borçlar silinmese bile, elektrikleri ‘asla’ kesilmiyor.
Milyonlarca TL olsa bile!
Bazı medya kurumları elektrik borcunu ödemeyi bırak, rest çekiyor!
Elektrikler kesilmiyor!
Ya halka nasıl yaklaşıyor bu hükümet ve yetkililer!
200 TL’yi bir kuruş geç, pat elektrikler kesiliyor!
Ödemeye git; 60 TL’ye yakın açtırma parası vereceksin!
Oldu mu sana 260 TL!
Demiyorum halk da ödemesin!
Ama 100 TL’ye muhtaç insan elektrik borcunu öderken, altlarında binlerce TL değerinde araçları olan, aylık binlerce TL yemek parası ödeyen, gezmeleri-içmeleri binlerce TL’ye patlayanlar neden elektrik borçlarını ödemez!
Veya neden bu hükümetin işi ilk olarak bunu çözmek olmaz!
Ya borcunu öde kardeşim ya da elektriğini keserim demez!
Demelidir!
Meclis’te Başbakan İrsen Küçük’ü dinleyince; umutlandım!
Başbakan’ın da rahatsız olduğunu gördüm.
Başbakan Meclis’te Sayıştay Başkanı’nı göreve davet etti ve ‘usulsüz silinen borçlar’ konusunu ele almasını istedi!
Bakalım Sayıştay Başkanı ne yapacak?
Göreve geldikten sonra, toplumun da olumlu tepkisini alan Sayıştay Başkanı’nın ‘usulsüzlükler’ karşısında gereken adımları atacağını düşünüyorum!
Bakanlara bile dokunsa işin ucu!
Son olarak, UBP hükümeti borçları alacak güçte değilse, isimlerini yayınlasın borçluların, halk da görsün bunları!
Sayın Akıncı nerede şimdi?
Deniyor ki, ‘İradeli iktidar olsun… Bu memleket bizim, biz yönetelim…”
Bunu Genç TV’de sevgili Ali Kişmir’le konuşuyorduk!
Sonra şu soruyu sordum, yukarıdaki eleştiriyi yapanlara!
“Bu sözleri savunan Mustafa Akıncı nerede şimdi?”
Ali de, ‘doğru, nerede?” diye devam etti soruya.
Sonrasında cevabını hep birlikte verdik.
Yukarıdaki düşünceyi ‘sadece dillendirenler’ Mustafa Akıncı gibi önemli siyaset adamını ‘sandıkta’ sildi!
Hiçbir zaman kendisine ‘fırsat vermedi…’
Verdi, denilebilir ama ‘bu düşünceleri savunduğu gün’ hükümet yıkıldı!
CTP, tek başına iktidar olacak kadar destek aldığı bir dönemde bile Mustafa Akıncı’ya sırt döndü!
Hem de Mustafa Akıncı hiçbir şey istemezken!
Mustafa Akıncı, ‘katılmadığımız düşünceleri’ olsa bile ‘laf üretmedi…’
Fiiliyata geçirdi düşüncelerini!
Ya şimdi!
Sadece ‘laf…’
Ekonomik ‘çıkar’ girdi mi gündeme ‘değişiyor’ hemen ‘düşünceler…’
Onun için; kimse boş keseden atmasın!