Kıbrıs Rum sınırlarında ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ kimliği uygulamasının ‘sert’ şekilde uygulamaya konulmasından sonra; şimdi de ‘KKTC ehliyetlerine’ yönelik ‘ya AB ehliyeti ya da bu ehliyetle Rum tarafında araç kullanamazsın’ anlayışı uygulamaya konuldu!

Bunun altında, daha sonrada vatandaş olan Türkiyeli KKTC vatandaşlarının Güney’e geçişini engellemek yatıyor!

Kıbrıs Rum tarafının, çözümsüzlük konusunda aldığı eleştirilerin arttığı bir dönemde sınırlarda başlattığı bu ‘etnik ayrımcılığı’ doğru bulmuyorum.

Daha önce ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olmayan Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’a geçişlerinde sorun çıkaran Rumların şimdi de, sınır kapılarında “KKTC ehliyetlerini” tanımayacağı yönünde attığı adımlar çözüme vurulan darbedir.

Sınır kapılarında görev yapan polisler Rum Yönetimi’ne bağlı olduğu için ‘direk’ Rum Yönetimi’ni ‘suçluyorum…’

Sayın Hristofyas’ın, bu dönemde böyle uygulamalara geçit vermesi gerektiği inancındayım.

Eğer Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa ki Hristofyas bunu ‘istediğini’ söylüyor.

O zaman sınır kapılarında yaşanan sıkıntılar mutlaka çözülmelidir.

Hristofyas, Papadopulos döneminde bile olmayan uygulamaları yaparak, Papadopulos’tan bile daha fazla ayrımcı olduğu imajını Kıbrıs Türk toplumuna yansıtmamalıdır.

Bu yazının Sayın Hristofyas’ın önüne konulacağından eminim.

Onun için Hristofyas’tan beklenen adımlar atılmalı ve Kıbrıs Türk toplumu ile kaynaşan bir yapı oluşturulmalı.

Sınırlarda Kıbrıs Türk tarafını, Rumlardan soğutacak girişimler gelecekte oluşabilecek ‘Birleşik Kıbrıs’a’ ihanet olacaktır!

Rumların bu tavrı ile ilgili Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu'nun Özel Temsilcisi Sayın Kudret Özersay önceki gün TAK’a çok önemli açıklamalar yaptı.

Özersay’ın, “Rum yönetiminin farklı sınır kapılarında gerek KKTC vatandaşları arasında etnik kökene dayalı, gerekse KKTC vatandaşlarının sahip oldukları kimlik belgelerinin türüne göre ayrımcı uygulamaları hayata geçirdiğini” söylemesi önemle dikkate alınmalıdır.

Hristofyas artık, “bunların münferit uygulamalar olduğu” yönünde açıklamalar yapmak yerine ‘sonuç alıcı adımlar’ atmalıdır.

Özersay’ın “Bu tür yaklaşımlar iki toplum arasında ilişkileri zehirler” sözü Hristofyas’a yol gösterici olabilir.

Rumlar Özersay’ın, vurguladığı şu cümleleri iyi analiz etmek zorunda!

“Rum Yönetimi'ni sorumlu davranmaya ve kendi halkının korkularını beslemek yerine medeni, tutarlı ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasındaki ilişkilerin ve algılamaların normalleşmesine katkı koyacak şekilde davranmaya davet ediyorum"

Hristofyas’ın bu konuda “olumlu” adımlar atacağını ve ‘sınırdaki polislere’ gerekli talimatları vereceğini düşünüyorum. Yoksa bizi zorlu bir süreç bekliyor.

 

***

 

Bunun yanında; Özersay’ın açıklamalarını ‘Türkiyelilerin haklarını savunuyor’ şeklinde algılamakta ‘çok aşırı’ kafatasçılıktır!

Bu ülkede yaşayan ve vatandaş olan herkesin hakkını savunmak zorundadır Özersay.

Cumhurbaşkanı Eroğlu ve ekibinin, KKTC vatandaşlarının haklarını savunması kadar doğal bir şey olamaz.

Ama bazıları, sınırlarda yapılan ‘ayrımcılığa’ karşı çıkılıyor diye Özersay’a yükleniyor.

Unutmayalım, Özersay’ın başarısızlığı ‘topluma kaybettirir…’

Herhalde bunu istemeyiz!

Onun için ‘köstek’ değil ‘destek’ olalım!