Kısa bir dönem dahi olsa öğrencilerin çadırda eğitim görecek olması skandaldır! Dahası utançtır! Peki neden bu utanç tablosuyla yüzleştik, hiç düşündük mü nedenini? Buna kimler neden oldu diye kafa yorduk mu?

Ben yordum kardeşim…

Ve bir de sonuca ulaştım…

Hiç küsüp darılma! Çünkü bu yaşanılanlara sebep olan en başta bizleriz! Artık gerçeklerle yüzleşme dönemidir…

Aynaya bakma zamanıdır…

En kolayı seçilenleri suçlamaktır! Oysa kim seçiyor bu insanları hiç düşündük mü?

Oy verirken kaliteye, donanıma, iş yapabilme kapasitesine göre değil, ahbap çavuş ilişkisi içerisinde tercihler yapmıyor muyuz?

Yapıyoruz!.

İşte o nedenle bugün evlatlarımız çadırdadır! Hükümete gelenlerin liyakata göre değil ‘adamına’ göre atamalar yapmasından dolayı kamu mekanizmamız çökmedi mi?

Evet çöktü!.

İşte o nedenle bugün evlatlarımız çadırdadır!   

Biz yurttaşlar iş yaptırmak için seçim yaparken nasıl bir tavır takınıyoruz farkında mıyız?  

Kayıtlı iş yapıp maliyeti yüksek olan bir işletme yerine, kayıt dışı çalışıp daha düşük ücret veren kişileri seçmiyor muyuz?

Evet genellikle öyle…

İşte o nedenle bugün evlatlarımız çadırdadır! Devletin seyirci kaldığı kayıt dışı yaşam nedeniyle maliye tam takır kuru bakır değil midir?

Evet öyledir..

İşte o nedenle bugün evlatlarımız çadırdadır! Vergisini kaçıran kimi iş dünyası, hekim camiası, sanayici, esnaf, hukuk insanlarına göz yumulduğu için bu halde değil miyiz?!

Evet öyleyiz..

İşte o nedenle bugün evlatlarımız çadırdadır!   

Peki ya kamu çalışanları…

“Kazanılmış hakkımızdan bir dirhem geri gitmeyiz” diyerek olmayan parayı hak gören zihniyette sıkıntı yok mudur? Evet vardır..

İşte o nedenle bugün evlatlarımız çadırdadır! Gerçekleri artık kabullenelim ve bu gerçekler üzerine siyaset yapalım!

Gerçek nettir; kamu maliyesinin 3’te biri açıktır…

Realite budur..

Kamuda ödediğimiz bir aylık maaş parası ile ne okul eksiğimiz kalırdı ne spor salonu…

Gerçeklik budur! Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alabilsek, değil Türkiye’den para alma, borç verebilecek bir noktada oluruz..

Net!..

Ama bırak okul yapmayı, devlet bir dersliğe akıllı tahta alacak paraya sahip değildir! Nedeni de biziz!..

Bu açık ve nettir..   

Peki daha ne kadar devam edecek bu tavrımız? İş insanı daha ne kadar süreyle gerçek vergisini ödemekten kaçınacak?

Hükümet edenler daha ne kadar buna seyirci kalacak?

Seçmenler ne zaman hak edeni seçecek?

Hükümete gelenler daha ne kadar iş bilmez bürokratlara devlet hafızasını emanet edecek?

Asıl cevap bekleyen sorular bunlardır…

Bu toplum ne zaman bu gerçeklerle yüzleşir ve değiştirmek için adım atarsa işte o zaman bu ülke yaşanası bir hale gelir!

Ben bu kara tablodan hükümet-muhalefet iş birliğiyle tam da bu dönem çıkılabileceğini düşünenlerdendim..

Ama yine olmadı, yine hüsran…

Yine popülizm…

Gerçekle yüzleşmekten kaçtığımız sürece bu cennet ada daha da yaşanmaz bir hal almaya devam edecek…

Belki evlatlarımız bir süre sonra çadırdan sınıfa geçecek ama mezun olup başka ülkelerde okumaya gittiklerinde bir daha bu ülkeye gelmeyecekler…

Gerçeklik demiştik değil mi, alın size gerçeklik!