Dışişleri Bakanı Sayın Hüseyin Özgürgün'ün trafik cezasının silinmesiyle ilgili ciddi bir eleştiri bombardımanı var. Polis'e 'cezanın silinmesi' ile ilgili yazılan yazı doğru olmayabilir! Ancak ya cezalar Bakanlığa gelince polisten 'siz bir yazı ile bizlere plakaları bildirin cezalar konusunda gerekeni yapalım' denildiyse ne olacak?

Asla Sayın Bakan'ın cezalarının silinmesini doğru bulmuyorum. Bizler Bakan'a yüklenirken, perde gerisini de öğrenmeliyiz diye düşünüyorum. Twitter hesabımdan bu konuda tweetler atmıştım. Kıbrıs online haber sitesi 'Sefa Karahasan'dan şok iddia' diye tweetlerimi yayınlamış. İsterseniz o 'şok' iddialarla devam edelim.

“Dışişleri Bakanı’nın trafik cezası diyelim silindi! Büyük ayıp! Peki siz hiç 'bir polis ailesinin veya bir siyasetçinin ailesinin' ceza yediğini duydunuz veya gördünüz mü? Bakanın yaptığını asla dogru bulmuyorum! Ancak bu ülkede ciddi anlamda bunu istismar eden sistem var. Bir gün bir kurumda oturuyorum! Karşımdaki yetkili telefonda 'bizim ailenin yarısı kameradan ceza yemiş ama *i aradık silindi' diyor. Şu ana kadar ki bütün iktidarlarda 'bakanlar, yandaşları, polis aileleri, ensesi kalınlar' ceza ödemedi, sildirdi! Bunu da yazmalıyız! Sn.Bakan haklı demiyorum!Yapılan yanlış! Ancak bu yanlışı yapan sadece bir bakan degil, sistemin hepsi! Hepsi hesap vermeli. Medyayı yazayım; medya kaç kez trafik cezasını ‘göreve gidiyorduk’ diye sildirdi. Peki, bakan ‘göreve gidiyordum’ derse ne olacak? Bir de bu ülkeye yapılan ziyaretlerde araçlar o kameraların göremediği hızda gidiyor! Bakanımıza hesap soralım ya onlara neden sormuyoruz?”

Bunları sıraladıktan sonra 'tepkiler' aldım, olumlu ve olumsuz! Ancak bu bir haber olduğu için 'objektif' olarak haberini de yaptım.(Ki asla haber ayrımı yapmam! Bilen iyi bilir!) Sayın Bakan'la konuşarak! Önce Özgürgün'ü aradım, ulaşamadım. Akşam döndü. Sonra Milliyet'te yazdığım gibi, "

Polise yazı yazıldığından haberim yoktu. Asla böyle bir yazı yazılmasına izin vermem. Ceza mahkemeye gider, mahkeme ne karar verirse onu uygularım. Bu cezalar da, makam aracıyla evime gitmediğim için yazılmış. Bakanlıktan çıkınca özel aracımla evime gidiyorum” dedi.

Açıklamasından da 'anlıyoruz' ki, Sayın Bakan, 'makam aracını' kullanmadığı için ceza yiyor!

Cezamı da ödemem demiyor! Diyelim ki, 'ödedim' dedi ve 'ödenmeyen' cezalar ortaya çıktı. Nereden biliyoruz, daha önce ceza yenmediğini veya 'mahkemeye' giden cezalar olmadığını! Eğer bu ülkede bir şeyler düzelecekse, mutlaka toptan düzelmeli! Bakan veya bir başkası için 'ayrım' yapılmamalı! 'Bakan cezasını sildirdi', derken kendisinin de defalarca cezasını sildirdiğini unutmamalı eleştirenlerin 'bazıları...'

Sevgili Aysu Basri Yenidüzen'de çok güzel yazmış, "Bizim Hüseyinler" diye. Aysu'nun şu sözleriyle bitirelim, "(...) aslında Özgürgün’e gelene kadar sıradan vatandaşlar olarak zaten kullanabildiğimiz ayrıcalıklarımızı sonuna kadar kullanmak konusunda ustayız..." (başlıkta bu yazıdan çıktı) 

Hem 'kuralları' sonuna kadar destekleriz, ama kendimize dokunduğunda eğer 'ensemiz kalınsa' o kuralı 'peçete' gibi çöpe atarız! Sonuç olarak bir AB ülkesinde bunların yaşanması 'doğal' değildir! Ortada bir yanlışlık olursa 'istifa mekanizması' harekete geçer!

Biz de ise 'kanıksadık' her şeyi!

 

Halk ciddi süreçten geçiyor

Kıbrıs Türkleri ciddi bir süreçten geçiyor.

Ne yazık ki, bu süreçte 'çıkar' grupları halkın 'aklı ile oynamada' usta.

Kıbrıs Türk halkının 'hakkı' değil, kendi 'çıkarları' savunan zihniyetler, ne yapacaklarını şaşırıyor.

TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı'nın dediği gibi 'halkla dalga geçiliyor...'

Kıbrıs Türk halkı artık, 'koltuk' 'makam' için çalışan değil, Kıbrıs Türk halkının 'geleceği' için çalışan siyasetçiler istiyor.

Kim olursa olsun, ayrım yapmadan.

Hangi iktidar, bakan veya siyasetçi ise fark etmez!

Son bir yıldır ayın yarısını İstanbul'da veya Ankara'da geçiriyorum!

Güvenilir kaynaklarımla uzun uzun sohbet etme imkanlarım oluyor.

Bu ülkede yaşayanlardan daha yakından biliyorlar 'her şeyi...'

Kimin ne dediğini (kapalı kapılar ardında) ne yaptığını, ne yapmaya çalıştığını!

Ankara da, halka "doğru icraatlar" yapacak siyasetçiden yana.

Onlar da 'kendi kendine yeten bir ekonomi ve siyasi yapı' istiyor.

Ancak 'her şeyi Ankara'dan bekleyen anlayış' nedeniyle halk ile Ankara karşı karşıya geliyor.

Bunun fark edilmediğini, bilinmediğini sanan 'anlayışlar' ise kendilerini 'avutuyor...'

 

Günün atasözü

Rumen atasözü: Köpekler istedi diye atlar ölmez!