Son zamanlarda , toplumsal ve ekonomik dalgalanmaların etkisiyle dilencilik, bizim ülkemizde de boy göstermeye başladı. Kapılara kadar gelip dilenen insanlar görüyoruz. Yollarda , restoranlarda her yerde birileri yanınıza gelip, ya direk ekonomik zorluk içinde olduğunu ve hasta bakması gerektiğini söylüyor veya bir şeyleri satmak adına kapı kapı dolaşıyorlar. 

Bunun en acı tarafı ise bazen çocuklar ile de karşılaşabilirsiniz. İşte denetimsizliğin en bariz tarafı böylelikle su yüzüne çıkıyor. Eğitimin ve sosyal güvenliğin zayıflığı da ortaya çıkartıyor. Çocuk dilenciliği, toplumun en savunmasız kesimini oluşturan çocukların maruz kaldığı ciddi bir insan hakları ihlalidir. Çocukların sokaklardan kurtarılması ve geleceğe umutla bakabilmelerinin sağlanması, hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluktur. Denetimler ile bu kadar kötü bir olayın yaşanmasına hükümetin el atması gerekiyor. 

Kalabalıklaşıyoruz ve her geçen gün ülkede yaşanmayanlar, birer birer yaşanmaya başlıyor. Çok sıkıntılı dönemlerden geçiyoruz. Alışık olmadığımız her şeyi yaşıyoruz. Dolandırmalar, sirkatlar, büyük vurgunlar , soyulan iş yerleri , açılıp girilen evler. Daha bir çok şeyi yaşıyoruz. Kimi kimden belli olmayan insanlar ile içice yaşamaya başladığımız andan itibaren ve artan şiddet olayları, bireylerin kendilerini güvende hissetmemelerine neden oluyor. Ülkede ki  suç oranlarının yükselmesi ve kamu güvenliğine yönelik tehditler, insanların sürekli bir korku içinde yaşamalarına yol açıyordu. 

Bu ülkede her türlü güvensizliği yaşamaya başladık. Ekonomik güvensizlik, politik güvensizlik, siyasi güvensizlik, toplumsal güvensizlik hepsini bu halk yaşıyor bu dönemde. Olayların ardı arkası kesilmeyen , hırsızlıkların aşırı arttığı ve de tabi ki yolsuzlukların bir bir yerlerinden çıktığı dönemdeyiz. Bu ülkede artan güvensizlik, toplumsal huzuru tehdit eden önemli bir sorundur. Bu sorunun çözümü, ekonomik, sosyal ve adli alanlarda atılacak kapsamlı adımlarla mümkündür. Toplumun tüm kesimlerinin birlikte hareket ederek güvenli ve huzurlu bir yaşam ortamı oluşturması, ülkenin geleceği için hayati önem taşımaktadır. Güvenli bir toplum, sürdürülebilir kalkınmanın ve bireysel mutluluğun temelidir.

Bu ülke sadece birilerinin çıkarları ve ceplerinin dolması için yoktur. Bu ülke emekçinin, emeklisinin, öğrencisin , yaşlısının, yerlisinin var olduğu ve var edildiği bir ülkedir. Kimsenin gelip buradaki huzuru, güvenliği bozmasına hakı yoktur. Bunlara göz yumak ülkeyi yavaş yavaş gözden çıkartmaktır. Ülkede yaşananlar ve her gün defalarca önümüze çıkan olayları bizler gibi sizler de görüyorsunuz ey yetkili merciler ama ne hal hikmetse bir türlü sizleri , asla ilgilendirmiyor. Polis ve yargıya bunu yük ederek iş yaptığınızı sanıyorsunuz. Sonu gelmeyen bir insan furyası içinde boğulan bir ada olduk. 

Her gün sistematik olarak suç işleniyor. Cezaevinde yatacak yer kalmadı. Yenisini yaptık o da doluyor. Ama çözüm birilerini tutuklama ve ceza evine teslim etmek değildir. Sorunun ne olduğunu bilip de onu çözüme ulaştırmamak BAŞARISIZ bir yönettim şekildir. Suçların işlemesine mahal veren bir sistem ile karşı karşıyayız. Denetimsizlik bu ülkenin kaderi haline getirildi. Bile isteye bunu yapmamakta ısrarcı olanların, çıkar ve menfaat peşinde olduklarını artık görecek göze de sahipsiz bunu anlayacak irfan yaşınada. 

Bizim olanın başkasının ellerinde bu şekilde şekillenmesininin kurbanları oluyoruz. Göç edenleri çok daha iyi anlıyoruz şimdi. Ülke artık eskisi gibi değil ve sanırım böyle giderse asla da olmayacaktır. 

ÜLKEYİ, 

SEL, SAVAŞ, DOĞAL AFFET DEĞİL 

AMA 

MENFAAT, ÇIKAR  VE GÖRMEZDEN GELMEK 

YERLE BİR EDİP YOK EDECEK….