“Nasılsın ..?" Diye sorma ..!
"VAN" gibiyim işte ..!
Bir yanım yıkık ve enkaz altında ..!
Diğer yanımsa hala direnişte ..!
Bi depremzede diyorlar bi terörist diyorlar ,
sorma işte hem yaralı hem karalıyım.
O kadar yaram var ki, hangisi ne zaman kanıyor bilemiyorum..
Umutlarım Van gölü, bulduklarım Kan gölü
Dayan Van,
sensiz olmaz,
sensiz olmasın,
sensiz olacaksa,
olmasın…
Bu dizeler sevgili Sırrı Süreyya Önder’e ait..
‘Hem yaralı hem karalıyız’ diyor haklı olarak, niye demesin ki üstat, koca bir deprem olmuş, insanlar ölmüş, her yer virane…
Kimileri enkaz altında enkaz dışındakilerin kendilerine ulaşmasını bekliyor, kimileri enkaz üstünde enkaz altında kalanların acısıyla feryat figanda, dul kalanlar, evleri yıkılanlar, yetim kalanlar ve üstüne üstlük doğanın acımasız azizliği…
Deprem durmak bilmiyor art arda 7.3, 6.5 ve son olarak 5.6 insanlar ne yapacağını bilmeden dört bir yana kaçışıyor…
Ölüm, açlık, soğuk ve ölümlerden enkazdan geriye kalan yaralar, hiç biri çekilecek gibi değil… İnsanlar yardım bekliyor en insani şeyi yani… Devlet, başta Almanya ve İsrail olmak üzere birçok yardım talebini geri çeviriyor… Zannediyoruz ki ihtiyaç yok ama kısa süre sonra anlıyoruz ki ihtiyaç olmamasından değil, tamamıyla ‘devlet gücünü’ gösterme zırvalığından…
Kızılay’dan açıklama geliyor: ‘Yeterli malzememiz yok’ diyorlar, Maliye Bakanı: ‘Deprem vergilerini dış borçlar için kullandık’ diyor, kısa süre sonra Başbakan açıklama yapıyor: ‘Deprem vergisi diye bir şey yok’ diyor.
Kızılay’ı da anlıyorum maliye bakanını da ve bir yerde başbakanı da ama şuna bir cevap versinler: O halde niye gelen yardımları geri cevirdiniz? Hangi akla hizmet bu? Gösterdiniz mi otoriterinizi insanlar ölürken, karda kışta o çocuklar, yaşlılar soğuktan tir tir titrerken?
Deprem kadar beni acıtan başka bir şey daha var…
O da, Bakan Beşir Atalay’ın konuşması sırasında, valiyi istifaya davet eden depremzedelerin uğradığı polis şiddetidir.
Görüntüler içler açısıydı, bunun adı resmen devlet terörüdür. İnsanların birini (kim olursa olsun) protesto etme hakkı yok mu, memnun değillerse bunu söylemeyecekler mi, o polislerin o insanlara insanlık dışı şiddetinin anlamı nedir? …
Hükümetin, içte ve dışta sıfır sorun, şeffaf devlet, insan haklarına saygılı, demokrasiye bağlı politikası son bulmuştur bu söylemin politik (Fransız kökenli olan politika yüzlülük anlamına gelir) bir söylem olduğu anlaşılmıştır. Kaldı ki bu durumdaki insanlara uygulanan şiddetin temeline inmek lazım. Politik, sosyolojik ve en önemlisi psikolojik sebepleri araştırılırsa her şey daha net anlaşılır ve malum Kürt sorununda bu şiddetin dozunda etkisi vardır.
Kürt olmaktan başka hiçbir suçu olmayan o insanlara, kadın, erkek, yaşlı demeden öldüresiye dövmek yakışmadı…
Yanı başında İsrail’e atıp tutanlar İsrail’in insanını ne kadar sevdiğinden bir ders alsalar, bir askeri uğruna binleri serbest bırakmalarına doğru anlam yükleseler belki bugün Türkiye’de hiçbir iç savaş ve iç sorun olmayacaktır. Kaldı ki, o copları atanlar Coplananların vergileriyle maaş aldıklarını bilemeyecekleri kadar cahil değiller sadece birer nankör robotlar…
‘Hem yaralı hem karalıyız’
Ölümler bizim kapımızda, evimiz yıkık, çocuklarımız aç susuz, kimimiz yetim, kimimiz dul kaldık… Acılarımız katmerli yaramızı bile saramıyoruz çünkü; karalıyız…