Sistemle hesaplaşmaktan kastım kuşkusuz ‘resmi ideolojinin’ tasfiyesiyle yada resmi ideolojinin tekelini kaldırıp diğer ideolojiler gibi siyaset arenasında diğer ideolojilerle yarışır hale sokmaktır.

Niye?

Çünkü; Türkiye'de çoğulculuk adına ne varsa bastırıp adeta kasıp kavurmuştur resmi ideoloji. Ki bunu da özgür halk iradesiyle değil, tamamıyla zor ve baskı kullanarak yapmışır. Başta TSK olmak üzere yargı, eğitim kurumu ve yargıyı tekeline alıp akla hayale gelmeyecek biçimde ülkenin tüm farklılıklarına canavarca saldırmıştır.

Bu yıkıp, yıkmalardan bize ne kalmıştır ta cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan bugüne? Koca bir hiç.

Bize bıraktıkları zulüm, katliam, yasaklar ve inkarlardır.

Bugün Türkiye'de Kürt sorunu hala devam ediyorsa ve binlerce cana mal olduysa ve milyarlarca lira kaybolmuşsa en büyük başarı(?) sistemin yada resmi ideolojinindir.

Aynı şekilde Türkiye'nin tüm zenginliğini yok edip yerine ‘tekçi’ bir zihniyet, bunun belası hala başımızda, kurmak o zamanlar kimin fikriyse (ki bellidir) onlarla beraber tarihe gömmenin yerine yeni çoğulcu, demokrasiye uygun, insan hak ve özgürlüğüne dayalı bir sistem inşa etmenin zamanı geldi ve bana göre çoktan geçti de.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamları bu sistemin eseri değil mi? Şeyh sait, dersim ve diğerlerinden bahsediyorum.

Hem de öyle katliamlar ki, içerde bölücü diye lanse edip, dışarıda ‘şeriat yanlısı, gerici’ ilan edecek kadar kadar ikiyüzlü, tutarsız tamamıyla mahsum insaları katletmeye yönelik, yani şer ve zulüm kusan bir sistem.

Bugün Türkiye'de AKP iktidarı eğer bu kadar çok oy alıp başa geldiyse, propagandaların temelinde ‘sistemle hesaplaşma’ yada ‘resmi  ideolojinin tasfiyesi’ vaateleri birinci sebeptir. Ve herkes gibi bendede bir ‘umut’ yeşermişti.

AKP, maalesef geçmişteki partilerin ‘aksini’ yapmadı yada yapamadı ve sonunda görülüyor ki, o da ‘devletleşiyor’. Devletle çatışıp devletin kendisine dönüşme en somut şekliyle AKP’de görülüyor.

Kadrolaşma hat safhada. Resmi ideolojinin yaratmaya çalıştığı ‘Kemalist gençliğinin’ ideolojide farklı şeklen benzerini AKP açık, açık ifade etmekten geri kalmadı ve buna dair planlarının hazır olduğu kanısındayım.

Yine anayasa konusunda yapacağını iddia ettiği daha demokratik daha çoğulcu vaatlerinin sözde kaldığı apaçık. Kürt sorunu konusunda bir arpa boyu yol aldığı yok. Kaldı ki yine ‘güvenlik bazında’ bakması da, sistemden farklı değil. Alevi sorunu keza, yargı Kemalistlerden arındırdı, doğrudur ama bu sefer  kendi yandaşlarını yerleştirdi. Emniyet zaten cemaatin en sağlam yerleştiği kurum halinde.

Ergenekon yargılamaları farklı bir boyut kazandı. Artık muhalif bulduklarını bu kılıf altında cezalandırma yolunu seçti. Askeri vesayetin kaldırılması bir nebze iyi ilerledi ama onun da boyutu değişti. Kendisine ‘düşman’ gördüklerini almaya başladı. Mesela Kenan Evren gibi yeryüzünde çok az benzeri olan bir diktatör ve katil hala dışarda ve yargılayan yok. Muhtırayı hazırlayanlar evlerinde keyif çatmakta...

Ve en garibi AKP artık devletin ta kendisi oldu. Artık devlet derken kimsenin aklına ‘Kemalizm’ falan gelmiyor. Devlet artık AKP artı cemaattir.

Peki ne değişti?

Yasaklar, baskılar, ölümler, fişlemeler aynı hatta ileri bir boyutta. Muhaliflerin çoğu ya hapiste yada polisin takibinde, anayasa hala aynı, eğitim ve emniyet cemaatin tekelinde, basın büyük baskı altında (hapse girenler, işinden olanlar)...

Bunun yanında evet, ‘resmi ideoloji’ değişti ama yerine başka bir ideoloji geldi: ‘Dindar gençler yetiştirmek’ ideolojisi ki, bunun temeli dine dayandığı için yani kendisine bir ‘kutsilik’ atfettiğinden buradan gelecek zulümleri düşünmek dahi istemiyorum.

Ben korkuyorum ki, biz eski sistem ve ideolojinin olduğu günleri mumla arayacağız…