Ansızın bir haber geldi, dediler ki; Kural Günay arkadaşımız aramızdan ayrıldı.
Şaşırdım, daha doğrusu şaka zannettim. Kural daha 25'nde, gencecik bir delikanlı, son sınıf, diplomasını alacak ailesine dönecek ve belki de hayalini kurduğu yaşamı kurmaya çalışacak. Hiçbir zaman ölümü genç bedenlere yakıştıramadım. Ölüm zihnimde büyük bir yaşanmışlıkla gelen vedadır. Öyle algıladım ölümü ve taze canlara çok büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Ölüm gerçeğini yadsımıyorum hayır bilincindeyim ama bu ölüm çok erken bir ölüm.
Kural mezun olmaya yakın. Tüm ailesi ondan diploma bekliyor ve bir de amcasına tanıştırdığı bir nişanlısı var. işte bana fazlasıyla ağır gelen o an: Yakındoğuda’ki cenaze merasiminden sonra nişanlısı Kural’ın ailesinden helallik dilemeye geldi. Amcasıyla karşılaşmasında amcasının ağzından çıkan ve başta amcası olmak üzere herkesi gözyaşlarına boğan a acı dolu cümle: "Sen ne güzelsin böyle, Kural bahsetmişti senden" demesi ortalığı bir anda hüzün yerine döndürdü. Sanki acıya kedere yüklenmiş bir sis bulutu bir anda çöktü oraya..
Kural’ı son yolcuğuna uğurladık, O’da içimizde derin bir boşluk bırakarak bizi geride bıraktı. Ölümün acı gerçeği içimizde bizi, burayı viraneye çevirdi. Bu ölüm hem erken ölüm hem haksızlık ama haksızlıklar bununla da sınırlı değil. Kural’ın ailesinin geldiği gece Nalbantoğlu'nda karşılamamızda ve Yakındoğuda’ki cenaze merasiminde kısacası Kural’a karşıki bir nevi son görevimizde (insan ve vicdanlı olmanın geregidir) Yakın Doğu Üniversitesi (YDU) olarak hiç kimsenin bir başınız sağolsun deme nezaketinde bulunmaması. Her fırsatta reklam üstüne reklam yapıp okulun bir -şirket-ten çok bir eğitim yuvası olduğunu ve insan onuruna yakışan her değeri şerefle taşıdığı söyleyen okul yönetimi, niçin ve neden hangi gerekçeyle kendi ögrencisine sahip çıkmadı? Kendi hastanesi ve ambulansı olmasına rağmen niye ambulansını bile bizden mahrum bıraktı?
Görüştüğümüz okul yönetimi suçu daha doğrusu hedef olarak okul sahibi Suat beyi gösterdi. Söylenenlere göre Kural’a sahip çıkmamayı Suat bey söylemiş. Eğer öyleyse biz Yakın Dogu Üniversitesi ögrencileri olarak Suat Bey'den bir açıklama bekliyoruz.
Buradaki amacım kimseyi suçlamak değildir. Suçlu da aramıyorum ama kendi kendimle yaptığım muhasebede şu sonuca varıyorum: biz ögrenciler için Yakın Dogu Üniversitesi için ögrenci, insan değiliz. Biz okul için yürüyen döviziz. Şirket şirketiyle biz birer ürünüz ve bu ürünlere bir zarar geldiğinde sırtını dönüp gidebilecek kadar değersiz varlıklarız..
Okul yönetimi vurdumduymaz tavrını devam ettirmekte ısrar ediyor. Gerçi bu tutumlarından vazgeçseler bile ne değişir. Sonuç olarak bu kadar vahim bir durumda tutumlarını bize çok açık bir şekilde gösterdiler. Bu tutumların hiç bir insanı ve vicdanı yanı yoktur. Bununla sonuna kadar mücadele edeceğimi buradan bir daha bildiriyorum.
Bu hüzünlü bir vedaydı. Hüzün sözcüğü bu durumun tam karşılığına denk gelir mi? Emin değilim ama uzun bir sure bu etkinin gideceğini zannetmiyorum. Sözcükler kırık dökük, yürekler perişan, sana söyleyecek çok şey var sevgili kardeşim Kural; içimizde, hayatımızda büyük bir yerin var. Seni hiçbir zaman unutmayacağız. Yerin, mekanın cennet olsun…