Gündem Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın yazdı...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için yeni bir sayfa daha açılıyor.
TBMM Genel Kurulunda kabul edilen tezkerede, "Kıbrıs Türk Devleti'nin, uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez." denildi.
Uluslararası arenada Garantör ülke Türkiye, bizim için ise nefes borusu olan Türkiye Cumhyuriyeti meclisinde önemli bir karara imza attı.
Ada etrafı barut korkarken, 50 yıldır güzel ülkemizde bir damla dahi kan akmamış, savaşlardan doğan göz yaşı, keder, yoksullaşma, açlık ve göç yaşanmammıştır. Sadece bunlar için dahi Anavatan Türkiyemize ve Türk askerimize minnettarız.
Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisinde alınan kararla birlikte Kıbrıs Türkilerinin ve kurumlarının üzerinde Dünyaca uygulanan tecrid in de kalkması veya gevşetilmesi için neler yapılacağı da açıklanmalı ve kararlar süratle üretilmelidir. Bu kapsamda bizlerin de üzerimize düşen görevler veya ödevler adına ne derseniz deyin yapmamız gerekmektedir.
Yok olmak demek sadece uluslararsı alanda varlık anlamını taşımaz. Yok olmamak için madem ki, egemenlik ve bağımsızlık iddiasındayız gereğini de yapmamız lüzumdur.
İlk olarak evimizin içinden başlamalı. Son dönemlerde halkın büyük bölümünün huzursuzluk duyduğu “yolsuzluk,usulsüzlük” diye adlandırılan dosyaların temizlenmesi ve bunları şeffaf bir şekilde halkla paylaşılması gerekmektedir. Hangi sektörede bunlar oluyorsa da gerekli yasal düzenlemeler güncellenmelidir ki, ilgili suç bir kez daha tekrarlanmasın veya sonuçları caydırıcı olsun.
Ama bizler evimizi düzenlerken aynı zamanda da komşularımızla hukuki ve psikolojik savaşımızı kazanabilmemz için kolon görevi gören sektörlerimizi de korumalıyız. Mesela İnşaat ve yatırım sektörü, mesela emlak sektörü, mesela Turizm sektörü kısacası hizmet sektörlerimizi bir takım saldırılara karşı koruyabilmeliyiz.
Sn.Feyzioğlu 20 Temmuz için yaptığı konuşmada , “KKTC’nin ambargolardan ve izolasyonlardan kurtarılması için mücadelemiz top yekün her platformdan devam etmektedir” dedi. Ama bunun sözde kalmaması gerekiyor. Kendisi de özünde bir hukukçudur Rum Tarafının hukuki anlamda Kıbrıs Türk tarafında satılan mallar veya reklamı yapılan mülkler konusunda kişilere veya müteahitlere açılan davalar sonucunda yaşanan tutuklamalarla ilgili etkin ve fiili olarak neler yapılabilir psikolojik etkileri azımsanmayacak bu durum için önerileri nelerdiri de duymak isterim doğrusu.
Rum tarafında geçirilen ilgili yasal düzenleme ile kişiler değil KKTC’nin ekonomisi, KKTC devletinin kendisi yargılanmaktadır. Hangi müteahit, hangi emlakçı, hangi avukat veya hangi iş insanı nerede nasıl tutuklanacaktan ziyade bu devlete ve bizim iç hukukumuza yapılan bir saldırıdır.
Ekonomimize etkilerini daha yazmıyorum bile, etkilenecek yüzlerce farklı sektörü daha dinlemedik bile. Açılan bu davalar kişiye özel görünse de yatırım iklimini ve beraberindeki koca bir sektörü çökertecek niteliktedir. Gün barışın ve özgürlüğün kutlanma günü belki. Ama aynı zamanda gün, ayağa kalkma ve mücadele etme günüdür de. Bu vesile ile Barış ve Özgürlük bayramımız kutlu olsun....