Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...

Rum’un korkulu rüyası KKTC ekonomisi (2)

Konuya ilişkin ilk yazımızda da dediğimiz gibi, KKTC ekonomisinin inşaat sektörüyle güç kazanması Rum liderin karizmasını çizdi, bunu engellemek için yine mahkemeleri kullanmaya başladı. Ama bu kez kalıcı bir başarı sağlayamayacağını yazmıştık ve bunu da Taşınmaz Mal Komisyonu’na bağlamıştık..

Evet TMK’yı kurduk.. AİHM, TMK’yı tanıdı.. TMK’nın iade, takas ve tazminat şeklinde 3 çalışma prensibi var. Her 3 başlıkla ilgili de geçmişte kararlar üretti. Ancak her zamanki gibi gelmiş geçmiş siyasilerimiz TMK’nın önemini kavrayamadı. TMK ürettiği her karar ile o malı Türkleştirdi. Bunun önemini anlayamayan yöneticilerimiz TMK’ya kaynak ayırmak için adım atmadı.

Bunu da Türkiye’den bekledik…  Bir yere kadar da Türkiye kaynak yarattı. Daha sonra topu KKTC yönetimine atıp bir şekilde kaynak yaratılmasını bekledi. Şerefiye vergisi dendi ama bizim ‘vizyoner!’ siyasilerimizin bir kulağından girdi, bir diğerinden çıktı! Ne sağcısı, ne de solcusu bu konuda adım atmadı. Yıllar boşa geçti, TMK’ya başvuran Rumlar bir kazanç elde edemeyince yeniden AİHM’in kapısını çalıp TMK’nın işleyişini sorgulayacak adımlar attı. Nihayetinde mevcut hükümet küçük de olsa bir adım attı ve yabancılara yapılan satışlara koydukları vergi ile buraya bir kaynak aktarımı başladı. Akmazsa damlar..

TMK’nın ürettiği her karar o malın Türkleşmesi anlamı taşıyor ve mülkiyet sorununu da doğrudan çözecek bir mekanizma olarak kullanılıyor. İşte bundandır ki Rum yönetimi TMK’ya başvuran Rumlara yapmadığını bırakmadı. Başvurunun önüne geçmek için türlü yollar denedi. Ama bunu bile doğru bir strateji ile işleyip Avrupa makamlarına anlatmayı başaramadık!

Yine dünkü yazımda Rumların hedef alıp tutukladığı Simon Aykut ve Alman emlakçı kadını serbest bırakmak zorunda kalacağını yazmıştım çünkü mesela Simon Aykut satın aldığı bazı malları Rum sahibinden de satın almış bir kişi.. Zaten şu anda mülkiyet konusuyla ilgili AİHM’in tanıdığı ve işleyen bir kurum olan TMK var. Bu kurum çalışıyorken birilerini tutuklamaktır asıl insan hakları ihlali.. O nedenle bu tutuklamalardan bir sonuç alamayacaktır Hristodulidis. Amacı korkuyu yaymaktır, başardı!

Ama bence uzun vadeli bir strateji ile bu kısa vadeli şoku atlatabiliriz.. Mesela kimi iş insanlarımız TMK aracılığıyla elindeki malı Güney’deki Rum sahibinden de satın almak istiyor. Hatta bu konuda TMK’ya başvurup aylardır bekleyenler olduğunu işittim. İşte sorunlarımız bunlardır. Biz TMK’yı etkin bir şekilde çalışan, kasası dolu, dosyaları hızlı bir şekilde çözebilen noktaya getirmemiz gerekiyor. Yapılması gereken budur.

TMK’yı tartıştırmayacaksın kardeşim.. Yorga ya da Nikos, Rum yönetiminin tüm baskılarına rağmen TMK’nın kapısını çalmışsa o dosyayı kısa sürede sonuca ulaştırmayı başarmalıyız.

Sadece TMK mı peki.. Sonuçta bizlerin de Güney’de bıraktığı 500 bin dönüm arazi var.. O konuda neler yapabiliriz? Var mı bir planımız? Bizlerin de eli armut toplamamalı diye düşünüyorum. Gerekirse agresif olmalıyız. Elimizde argümanlar elbette ki var. Bunları da yarına bırakalım..