Kıbrıs Adası'nın kuzeyinde son bir yıldır iktidar Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) başkanlık seçimleri tartışılıyor; güneyinde yeni 'Cumhurbaşkanı kim olacak?' sorusuna yanıt aranıyor. Aslında Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının Güney'deki seçimlere efor harcaması gerekirken, Kuzey'deki siyasi kriz nedeniyle, bu, mümkün olamıyor. UBP'de 21 Ekim 2012'de yapılan başkanlık seçiminde Başbakan İrsen Küçük ile eski Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif yarıştı. Kaşif 'Başbakan delege sayısının yarısının oyunu alamadı' diye konuyu mahkemeye taşıdı. Mahkeme de nihai kararını verdi, "Kurultay yeniden yapılacak..." UBP Parti Meclisi de, 24 Şubat'ta kurultayın ikinci turunun yapılması kararını verdi. Şimdi yeniden bir 'Başbakanlık' seçimine doğru gidiliyor. UBP, ya Küçük'le devam edecek ya da Kaşif'le. Süreci yakından takip eden Ankara'nın da, yaşananlardan 'ciddi anlamda rahatsızlık' duyduğunu belirtelim. Kıbrıs Türk tarafının yanı başında yapılacak Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerine değil de, iç işlerine zaman harcaması kabul edilemez noktada. Hristojfyas'tan sonra seçilecek yeni Rum liderin nasıl bir yol izleyeceği, Kıbrıs sorunu konusunda atacağı adımlar gözardı ediliyor ve buna ilişkin stratejiler geliştirme üzerinde neredeyse hiç çalışılmıyor.

 

Anastasiadis yanılgısı 

Kuzey Kıbrıs'ta, 'evetçi' DİSİ Başkanı Nikos Anastasiadis ’in kazanacağı düşünülüyor. Ancak rakipleri; Stavros Malas ile Yorgo Lillikas'ın süpriz yapabileceği üzerinde durulmuyor. Peki Rum tarafında neler oluyor? Güney'de yapılan bütün anketlerde Anastasiadis birinci sırada. Seçimlerin ise ilk turda değil ikinci turda sonuçlanması bekleniyor. Bu noktada bir süprizin yaşanması muhtemel. İkinci tura Anastasiadis ile Lillikas'ın kalması durumunda, Malas destekçilerinin yani AKEL'in Lillikas'ı destekleyeceği 'yüksek sesle' konuşulmaya başlandı bile. Komünist AKEL'in, ezeli rakibi liberal DİSİ'ye Cumhurbaşkanlığı'nı kaptırmak istemeyeceği belirtiliyor.

Üniter değil, federal çözüm 

17 Şubat'a giderken, seçim propagandalarında Kıbrıs sorunu fazla yer almıyor. Ekonomi ağırlıklı bir seçim çalışması var. Kıbrıs sorunu ile ilgili de 'çarpıcı' ve 'dikkat edilmesi' gereken yorumlar yapılıyor. 2004'te 'hayırcı' Hristofyas'la birlikte iktidarın "evetçisi" Sağlık Bakanı Malas'ın çözümü tarif ederken kullandığı cümleler önemli. "Çözüm BM kararları, uluslararası hukuk ve Avrupa hukukuyla uyumlu olmalıdır" diyor ve can alıcı noktaya vurgu yapıyor, "Çözüm Kıbrıs Cumhuriyeti ’ni üniter bir devletten (...) iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyona dönüştürmelidir." Anastasiadis'in ise 'gevşek federasyonu'destekleyeceği belirtiliyor. Zaten Anastasiadis de kapalı kapılar ardında bu yönde mesajlarda veriyor.

Gevşek federasyon modeli 

Gevşek federasyonun açılımını ise şöyle yapmak mümkün; 'Herkes olduğu yerde yaşasın...' Yani şu anki 'statüko' devam etsin. Anastasiadis masaya gelecek yeni bir planın da mutlaka kabul edilmesi düşüncesinde. DİSİ Lideri, "eğer bir planı daha reddersek bu felaket olur, bölünmeye gideriz" diyor.

‘Mr. No’ olarak bilinen Papadopulos'un siyasetinin devamının temsilcisi Yorgo Lillikas ise, Annan Planı'na bile sert sözlerle karşı çıkıyor. Papadopulos'la aynı düşüncede olduğunu inkar etmiyor. Yani federal bir çözüm istemiyor ve 'üniter' bir yapıdan bahsediyor. Rum seçimleri, Kuzey Kıbrıs'taki dengeleri de sarsacak veya etkileyecek cinsten. Bu nedenle, iç siyasetle boğuşan Kıbrıslı Türk siyasetçilerin en kısa zamanda Rum seçimlerini yakından izlemesi gerekiyor. Yoksa, yeni seçilecek Rum lider bizleri çok terletecek, bu şimdiden görülüyor. Bizden söylemesi.