Son yazımda pratik çözümlere olan gereksinimi irdeledim. Bu gün de ülkemizdeki en büyük sorunlardan birisi olan devlete istihdam konusuna değinmek ve bazı çözüm odaklı fikirleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu konu ülkemizdeki sorunların çıkış noktalarından bizi olduğu niçin çözümü de zincirleme etkisiyle diğer sorunlara da çözüm veya rahatlama getireceğinden bence öncelikli olarak ele alınmalıdır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde devlet sektöründe çalışan sayısı nüfusa oranla gerekenden çok daha fazladır. Bu da çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Önce bir ülkenin hatırı sayılır bir yüzdeliği devlete çalışırsa bu özel sektörün gelişmesinin önünde bir engeldir. Örneğin iş arayan bir genç özel sektördeki bir firmadan iş teklifi alsa da eğer devlet kadrolarına daha az ücretle bile girme fırsatı da varsa devleti seçmektedir. Bu da ekonomimize negatif bir etki yapmaktadır çünkü özel sektörün çalışan havuzu devlete giremeyenler ve girmek istemeyenlerle sınırlıdır. 

Buna devlet kadrolarında çalışan sayısının gerekenden fazla olmasının getirdiği maaş yükünü de ekleyince işin bir diğer boyutu ortaya çıkıyor. Bu şişen kadrolar bir gün emekliye ayrılacak ve o da mali bir yükü beraberinde getirecek. Yani sorun devamlı büyümeye devam edecek.

Soruna bir de başka açıdan bakalım. Devlet kadrolarına alınan kişiler devletin o dalda cidden ihtiyacı olduğu kişiler mi yoksa işe alınmaları sadece garanti bir maaş ve emeklilik hakkının o kişi tarafından kazanılması mıdır? Bunun cevabını da hepimiz biliyoruz. Ortada Kamu Hizmetleri Komisyonu olmasına ve iş başvurusu yapanları sınav sonuçlarına göre işe alınmasını sağlamasına rağmen Hükümet bunun etrafından dolaşmanın yolunu bulmuş ve her gün de uygulamaktadır. Buna da “geçici” statüsünde istihdam deniyor.

Geçici statüsü aslında çok doğru ve gereken bir şey için yasalarımızda vardır. O da bazı durumlarda bir bakanlığın kadrolu ekibinin yeterli olmadığı bir proje veya deneme süreci ile eleman alma ihtiyacı olduğu takdirde “geçici” olarak istihdam yapılır ve o istihdamı gerektiren durum ortadan kalkınca da o kişi durdurulur. Gerçekte devletimiz geçici statüsünü ihtiyaç için geçici olarak değil, KHK’nun sınavlarını ve kriterlerini gereksiz kılarak niteliksiz kişileri işe almak için kullanmaktadır. Bu da hem korkunç bir israf hem de devlet kadrolarının niteliksiz ve amaçsız bir orduya dönüştürülmesini ve hakkıyla orda olan nitelikli memurları da etkisiz duruma getirmektedir. Niteliksiz kadro da etkisiz bir devlet sektörünü beraberinde getirmektedir ve hepimiz de bunu gözlemlemekteyiz zaten.

Devlet yönetimini elinde bulunduran siyasiler halkın devlet kadrolarına geçmek istediğini çok iyi bildiklerinden devlette geçici statüsü ile istihdamı bir silah olarak kullanmakta ve oy karşılığı işe aşmalar olmaktadır. Bunun tersi de var tabi. “Benim kızı işe alırsanız bizim aile size oy verir ama…” diye işe müracaatlar da her gün olmaktadır.

Elde olan yasanın suyu çıktığı kesin olduğuna göre yeni bir yasal düzenleme ile devlete istihdam kötüye kullanılamayacak bir duruma getirilse bu sorun aslında kökten çözülebilir. Örneğin yasa şöyle sınırlamalar getirebilir:

1. Devlet kadrolarına istihdam sadece KHK sınavları ile mümkündür.

2. Geçici statüsü her bakanlığın kadrosunun %1’ini aşamaz (veya uygun bir yüzde)

3. Geçici statüde işe alınan kişiler sadece alındıkları projede çalışırlar ve toplam çalışma süresi 2 yılı geçemez. Yaptıkları iş de KHK tarafında denetlenir (daha uygum bir mekanizma da olabilir ama en azında gerçek bir denetleme ve değerlendirme gerekir ki kişinin uygunluğu devamlı olarak tespit edilsin).

4. Geçici olarak işe alınanlar kadrolanabilmeleri için KHK’nin açtığı sınava başvurup herkes gibi ayni şartlarda işlem görürler.

Yukarıda sıraladığım gibi ciddi ama basit önlemlerle devletimizin işlevselliği, güvernirliği artırılabilir ve hem siyasinin istihdam silahi hem de partizanlığa davetiye çıkaran delegenin istihdam silahı elinden alınmış olur. İşte büyük bir soruna pratik bir çözüm…