Öyle bir futbol rejimi veya ortamı düşünün ki;

Hükmen kupa galibi” ilan edilip, yine “hükmen” kupa verilen bir takım, “bu kupayı kazandım” diyemiyor.

Çünkü kazanmadı. Verildi, o da aldı sadece…

Buna rağmen, aynı takım “kupayı ben aldım” da diyemiyor.

Bir başka kulübün alın teri, emeği ve özverili çalışmasının karşılığı olan o kupa, kendilerine “bahşedildi” çünkü…

Yani Kupa, halihazırda onu “hakkımla kazandım” diyemeyen kulübün müzesinde yer alıyor.

Üzerinde futbolcularının alın teri, teknik yönetiminin geceyi gündüze katan özverili çalışmasıyla, taraftar ve yönetimin 38 yıllık hasretinin izleri bulunan o Kupanın gerçek sahibi Lefke takımının müzesindeki yeri ise boş duruyor.

Buna rağmen mevcut federasyon yönetimi de halen o makamlarda duruyor.

Dolayısıyla bir futbol federasyonunun sezon içindeki en önemli iki maç ve turnuva organizasyonundan biri olan Kupa Turnuvası – diğeri Lig - allem gallem…

Final maçından itibaren federasyonun izlediği tavır ise;

Krizi, tarafsız, hakkaniyet ve adalet çerçevesinde yönetmek yerine, “haklı da olsa, haksız da olsa mutlaka Lefke’yi cezalandırma” histerisinin ürünü ve üzgünüm büyük ölçüde nefret yüklü bir hareket tarzıydı.

Bu yüzden sezon sözde kapanmasına rağmen Kuzey Kıbrıs’ta futbol ve geçmiş sezon hala tartışılmakta, federasyonun ısrarla Lefke’nin üzerine giden dışlayıcı ve intikamcı yaklaşımları sistematik biçimde sürdürülmektedir.

Tabii bu baskı ve “cezalandırma histerisine” karşı savunma durumunda kalan Lefkelilerin;

Federasyon çerçevesinde tüm prosedürleri takip etmelerine rağmen sonuç elde edememeleri nedeniyle, önce KKTC’ndeki sivil mahkemeye, bu da olmazsa, futbol oynayabilmeleri için en son Güney’e başvurmaları gündeme gelmiş bulunuyor ki, bunun sonucunda geçmiş sezon hiçbir şekilde tamamlanmış olmayacak, tartışmaların kapsamı da genişleyecektir.

* * *

Şimdi… Böyle bir ortamda ne futbol oynamak mümkündür, ne de adaletine güvenilen bir futbol rejimi ve yönetimi olduğunu düşünmek…

Ama daha Kupa finalinin hemen sonrasında ısrarla uyarmış, yazmış ve söylemiştik:

Lefke, bu siyasi rejim ve politikacılarının her alanda itip, mağdur ettiği, yalnızlığa terk ederek dışladığı ve 35 yıldır rejimin en büyük sancılarının yaşandığı bir bölgemizdir. Bu insanların tek ve en büyük tesellisi, başarılı futbol takımlarıdır ve sporda da onlara karşı diskriminasyon uygulanıp, hakları gasbedilirse, bunun sonuçları da çok ağır olacaktır. Çünkü Lefkelilerin artık boğulma noktasında sınırsız tepkileri ve çare arayışları gündemdedir.

Ve eklemiştik:

Lefke’ye yönelik bugün futbolda tezahür eden düşmanca tavırlar, aslında rejimin 35 yıldır her alanda Lefke’ye karşı uyguladığı esas siyasi ablukanın yol açtığı yüzlerce başka başlık altındaki sorunların bir parçasıdır ve sorun futbol olmaktan öteye, siyasi bir sorun niteliği kazandığından, içinden çıkılması zor siyasi neticelere de yol açacaktır.”

Demedik mi bunları? Söylemedik mi? Uyarmadık mı?

Kimsenin kuşkusu olmasın… Lefke TSK gasbedilen hakkını almak için KKTC’ndeki bütün mekanizmalarda hak arayışını sürdürecek ve en son Yüksek İdare Mahkemesinden de sonuç alamaması halinde futbol oynamaya devam edebilmek için KOP’a başvuracaktır.

Lefke’de kitlesel, topyekun eylemler başlamıştır. “Siyasiler Lefke’ye gelmesin” başlığı altında bütün kasaba pankartlar ve menekşe-beyazlı renklerle donatılmaktadır. Önümüzdeki günlerde kepenk kapatma eylemleri de başlayacaktır. Lefkeliler haklarını alıncaya kadar da bu eylemleri sürdürüp yükseltmekte kararlıdırlar.

Lefke’nin tek derdi yüksek cezalar değildir. Kupada gasbedilen hakkını da geri istemektedir. Bu hakkını geri alabildiği takdirde, KOP hadisesi de yeniden değerlendirilecektir elbette ve gerek de kalmayacaktır aslında…

KOP’u bahane ederek Lefke TSK’ya saldıran iktidar maşaları, önce kapıkulluğu yaptıkları rejimin politikacılarının neden her alanda binlerce vatandaşımızı Güney’de çare aramak zorunda bıraktıklarının hesabını versinler, sonra Lefke’ye karşı hamaset dolu “KOP muhabbetine” girsinler.

Lefke kararlıdır ve hakkını aramaya devam edecektir.

Hakkını öncelikle bu federasyonun kuralları çerçevesinde aramış ama sonuç alamadığı gibi, düşmanca karşılık görmüştür. Spordan sorumlu makamlar da yetersiz kalmışlardır bu noktada…

Lefke şimdi de YİM’e gidecek… Ondan da sonuç alamazsa ne yapsın?

Siz söyleyin…

- - - - - -