Hem de olduğu gibi memleketi karıştırarak;
Kendi siyasi ikballeri uğruna yapmadıklarını bırakmayan “sekizli grup”;
Kısa sürede, “Büyük Abi”nin işaretiyle katıldıkları DP’yi de karıştırdılar.
Yani yeni adıyla DPUG’yi...
Dün bütün gün memlekette;
Ejder Aslanbaba’nın DPUG’den aday olamadığı ve hemen akabinde DPUG İskele İlçe Başkanı Ahmet Cennetoğlu’nun istifasıyla bundan sonra meydana gelebilecek gelişmeler konuşuldu.
Ben söyleyeyim ne olacağını kısaca:
Bunlar DP’yi daha da karıştıracaklar...
Orijinal DP’lileri daha da üzecekler...
DP’nin en zor günlerinde sadece ellerini değil, boyunlarını da taşın altına koyan orijinal partilileri milletvekili listelerinde alabildiğine kesmeye çalışacaklar.
Kimisini küstürecekler, partiden uzaklaşmalarına neden olacaklar.
Kimilerinin de pasifize olmasınısağlayacaklar...
Görünen köy kılavuz istemiyordu çünkü...
“Bu makam ve koltuk hırsıyla bunlar gittikleri yeri de karıştırırlar” şeklinde yazdıklarımın üzerinden 48 saat geçmeden;
Seçimlerin en zorlu geçeceği ilçelerin başında gelen İskele’de fırtına koptu nitekim...
...
Şimdi... DPUG İskele İlçe Başkanı Ahmet Cennetoğlu’nun adaylıktan geri çekilmesinin “birilerine listede yer açmak” için olduğu görüşü ağırlık kazanmış bulunuyor.
Ahmet Cennetoğlu’nu Kolejde devre arkadaşım olarak iyi tanıdığımı sanıyorum...
Mert adamdır, espritüeldir, pek çok insanın sevgi ve saygısını kazanmış, canayakın bir insandır.
Bu “UG” hadisesinden önce, DP’de bulunmasının, hem de ilçe başkanı pozisyonunda olmasının partiye çok şey kazandıracağına da inananlar arasındaydım.
Pek çok bölge insanı gibi...
Ama ne olduysa oldu;
“Sarayın sekiz atlısının” DP’ye katılmasıyla dengeler bozuldu, ahenk bozuldu ve sonuçta Ahmet Cennetoğlu gibi siyasette yeni vizyon sahibi yeni bir ismin adaylıktan çekilmesine kadar büyüdü hadiseler...
Dün Kanal SİM’in canlı yayınında hem ben telefondaydım, hem de aynı anda Cennetoğlu...
Ben değerlendirmemi yaptım ve özetle daha önce yazdıklarımla da paralel olarak;
“Sekizli grubun” bundan sonra da DP’nin başına ne çoraplar örebileceğini dile getirip, Ahmet Cennetoğlu gibi bir ismin adaylıktan çekilmesinin, DPUG’yi ne kadar olumsuz etkileyeceğini yine bu “UG” hadisesiyle bağlantılı olarak anlatmaya çalıştım.
Bu arada Kanal SİM Cennetoğlu’na da ulaştı ve Meyil Adakul kendisine, adaylıktan geri çekilmesininin Ejder Aslanbaba ile bir ilgisi olup olmadığını çok net bir şekilde sordu.
Ahmet arkadaşım ise;
Adaylıktan geri çekilmesinin “Aslanbaba’nın aday olup olmamasıyla ilgisi bulunmadığını, kaliteli adayların öne çıkması için bu kararı aldığını” söyleyerek, kendisi çekilse dahi;
Ejder Aslanbaba’ya parti tabanından çok büyük bir tepki olduğunu, bu tepkinin onun kişiliğine değil siyasi duruşuna yönelik olduğunu ve bu nedenle aday listesine giremeyeceğini anlatmaya çalışıyordu.
Aslında bence bu açıklamasıyla çok fazla insanı ikna edemiyordu ama bence kendisi de kendi anlattıklarına o kadar inanmıyordu.
Bence işin özü;
Ahmet Cennetoğlu, bir şekilde adaylıktan çekilme yolunda karşı koyamayacağı “telkinler” aldı, bunlara fazla direnemedi, ikna olmasa da ikna olduğunu varsaydı ve o hengamenin içinden çekilmeye karar verdi.
Kim kimi istemedi, kim hangi ismin aday olması için bastırdı veya listeyi boşaltmaya çalıştı, bunlar artık detay ve meselenin esasını gizlemeye yetmiyor.
Esas olan;
“Sarayın sekiz atlısının” katılımıyla birlikte DP’yi de karıştırmaya başlamalarıdır.
Yarın öbürgün aynı makam ve koltuk hırsıyla Ahmet Cennetoğlu kalibresinde beş-on adamı daha küstürüp geri çektirirlerse;
Bu “UG kombinasyonunun” “astarı, yüzünden pahalıya gelecek” DP’ye...
Bunları tahmin edebilmek için kahin olmaya gerek yok...
Ve son zamanlarda UBP’den kaçan diğer isimlere de dikkat edin...
Hemen hepsi partide İrsen Küçük öncesi dönemin egemen zihniyetinin uzantıları ve o çeyrek asırlık tek adam sultası ile saltanatına sadık isimler...
Bir başka deyişle UBP üzerinde büyük bir ağırlık teşkil edip partinin hızlı bir şekilde batmasına yol açanlar birer birer tahliye oluyorlar.
Aynı ağırlıkla bu kez DP’nin batmasına yol açabilecek bir yük teşkil etmeye başlıyorlar DPUG’de...
Eğer UBP Genel Başkanı İrsen Küçük bu durumu iyi değerlendirirse;
Yani UBP’den dökülmeye başlayan ve artık ne amaç güttükleri belli olan statükonun kaşarlanmış isimlerinin yerine;
Genç, parlak, dinamik ve vizyon sahibi yeni isimleri monte edebilirse;
DPUG kombinasyonu tek başına iktidar hayali kurarken;
Onların oylarını enaz ikiye katlar...
İktidarda onca yıpranmışlığına rağmen...
Haa... Birkaç gün önce CTP ile ilgili olarak, seçimlerde başarı şansının yüksek olduğuna dair durum tespiti yaptık;
“Tamam sen CTP’ci oldun artık” dediler bize...
Şimdi bu yazıda UBP’nin DPUG’ye karşı birtakım avantajlarını ortaya koyduk ya...
“Sen aslında UBP’cisin, İrsencisin” diye yaftalamaya çalışabilirler yine beni...
Ama nafile bunlar...
Çünkü aynı anda siyaseten birbirlerinden çok farklı her iki partiden de yana olmam mümkün değil...
Aslında herhangi bir partiyle organik bağım da yok...
Ama bir gerçek var:
O da, ülkeyi tarumar eden mevcut rejimin kurucu zihniyetinin kadrolarının artık bu ülkenin yönetiminde olmaması gerektiği konusunda tarafım ve yıllardır bunu dile getirmekten hiç kaçınmadım, şimdi de bundan farklı bir tavır ortaya koymuyorum...
...
Dün DPUG’nin “UG” kanadından bir vekilin;
“Aslanbaba hadisesiyle” ilgili olarak yaptığı bir “değerlendirmede”;
Güya katıldıkları partinin birlik ve bütünlük içinde hareket ettiği imajını vermeye çalışarak;
“Bu olayı, sekiz milletvekili olarak değil, esasında DPUG olarak değerlendireceğiz” türünden bir beyanda bulundu.
“Bak sen” dedim içimden...
“Bunlar bu tür beyanlarla, ilk bakışta sözde mütevazı ve kendilerine kucak açan DP’nin “kurumsal kimliğine” önem veren bir görüntü vermeye çalışıyorlar ama böyle bir beyanın içinde bile;
Partinin karar ve çözümlemeleri üzerinde “güçlü söz sahipliği” iddiasını ortaya koyan bir söylem biçimi var.
Nedir o?
“DPUG olarak değerlendireceğiz!”...
Yaa öyle mi?
Peki bu partinin hangi karar organlarında resmi bir göreviniz var ki, birlikte oturup karar vereceksiniz?
Parti meclisinde misiniz, MYK’da mı, yoksa Genel Sekreterlik veya Genel Başkanlık gibi ağırlığı olan görevlere mi getirildiniz?
Hiçbiri...
Dolayısıyla orijinal DP’nin mevcut demokratik organları oturur, karar verir, siz de meclis grubu olarak buna uyarsınız...
Doğrusu bu...
Haa... “Biz Saray kontenjanındanız, her karar aşamasında söz sahipliğimiz vardır otomatik olarak” diyorlarsa da, bir yazar olarak buna diyecek birşeyim yok...
DP tabanı ve orijinal DP’li yöneticilerin diyecek birşeyleri kaldı mı, onu da blemiyorum.
Göreceğiz...