Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin ailemizi ilk onurlandırışı değil bu…

Babam M. Şinasi Tekman’ın geride bıraktığı eserlere son olarak geçtiğimiz gün imzaladığımız bir protokolle sahip çıktı bu kez DAÜ…

DAÜ’nün daha önceki rektörlerinden Prof. Dr. Halil Güven ve çalışma arkadaşlarıyla Eğitim Fakültesi ve DAÜ VYK’sı, bundan tam altı yıl önce, ebediyete intikaline çok kısa bir süre kala, Eğitime olan katkıları nedeniyle bu dalda bir de “Fahri Doktora” vermişlerdi ona…

O günü unutamam… Kendisine takdim edilen “Eğitimde Fahri Doktora” töreninde hayata son kez gülümsemişti babam, belgesini alırken…

Zaten çektiği sancılar nedeniyle çok zor gidebildiği törenden sonra sadece bir ay direnebilmişti ölümcül hastalığa…

Bence ölümünü bile, o tören için bir ay ertelemeyi başarmıştı. Allah’ın da yardımıyla ve son kez insanüstü bir dirençle…

Son bir ayında ise, DAÜ’de kendisine takdim edilen “Fahri Doktora” töreninden çekilen fotoğrafları, o sanatçı titizliğiyle düzenlediği bir albüme bizlerin de yardımıyla yerleştirme dışında bilinci açık şekilde hiçbir şey yapamadı.

Ve o albüm, hastalığının en kötü halinde dahi, bize bırakmak üzere hazırladığı, yetiştirmeye çalıştığı son çalışması oldu.

* * *

DAÜ bu kez babamın esas mesleğini icra ettiği Eğitim alanı dışında en çok mesai harcadığı ve pek çok başarılı çalışmaya imza attığı Heykelcilik konusunda onu onurlandırıyordu.

DAÜ Rektörü Prof. Dr. Abdullah Öztoprak ile geçtiğimiz Perşembe günü imzaladığımız bir protokolle babamın geride bıraktığı birbirinden değerli yüzlerce heykelinin bundan sonra tamir, koruma, bakım ve sergileme sorumluluğuyla tasarrufunu DAÜ’ye devretmiş bulunuyoruz.

O kadar çok tamamlanmış veya yarım kalan çalışma bırakmıştı ki babam… Aile olarak bunları çeşitli mekânlardan toplayıp tasnif etmeyi bile hala daha başarmış değiliz.

Dolayısıyla boşaltmak durumunda kaldığımız bazı yerlerden topladıklarımızla, evlerimizde ve babamın atölyesiyle galerisinde bulunan heykelleri adeta alt alta üst üste tıkış tıkış bir ortama hapsetmek zorunda kalmıştık.

Lakin çoğunlukla tahta eserler olduğundan, birtakım ödül almış ve uluslararası etkinliklerde sergilenmiş değerli parçalar, tarafımızdan düzenli olarak ilaçlanıp bakımları da yapılamadığından, ahşap kurtlarıyla toz toprağın istilasıyla karşı karşıya kalmışlardı.

Hepsini çok kısa süre sonra aniden kaybedebilirdik ve doğrusu çok üzülürdük.

Bu eserlerin düzenli olarak bakımını yapıp sergilemeye hazır hale getirmek de olağanüstü bir mesai gerektiriyordu ki, buna ne benim, ne de kardeşimin yetişmesi imkânsızdı.

Babam bile bu kadar çok eserinin ancak yarısına düzenli bakım uygulayabiliyordu.

Şimdi bu eserler, DAÜ’nün verdiği destek ve sağlayacağı olanaklarla hem layık oldukları gibi bakılacaklar, hem de sergilenip, gerek ülkemiz sanat ortamının, gerekse uluslararası sanat camiasının beğenisine sunulacak.

DAÜ’nün bu desteği dışında babamın sanat hayatıyla ilgili birkaç projesinin daha gündemde olduğunu duymak beni ayrıca heyecanlandırdı geçtiğimiz günkü protokol imzası sırasında…

Ailemiz ve ülke sanatı adına alenen teşekkür etmek isterim…

Babamın Winchester’deki el sanatları tahsilinden sonra Kıbrıs’a döndüğünde ilk sanat çalışmalarını yaptığı seramik alanında onun öğrencilerinden biri olduğunu açıklayan, başta DAÜ Rektörü Prof. Dr. Abdullah Öztoprak’a gösterdiği hassasiyet, yakın ilgi ve sıcak davranışlarından dolayı…

Tekman imzalı eserlerin toparlanması, bakımı, fotoğraflarının alınması ve hala daha devam etmekte olan tasnifi konusunda büyük bir özveriyle çalışan;

Babamla ilgili, bizim bile yeni öğrendiğimiz pek çok bilginin yer aldığı kronolojik-belgesel bir kitabı tamamlamak üzere olan ve M. Şinasi Tekman’ın eserlerinin korunmasına bizden bile daha fazla zaman ayıran DAÜ-KAM yetkilisi, sanatçı Zehra Şonya Hanımefendiye…

Ve elbette, yine babamla ilgili bu projelere aktif, içtenlikli ve güleryüzlü desteğini esirgemeyen DAÜ-KAM Başkanı Prof Dr. Naciye Doratlı ve eski Başkan Prof. Dr. Ülker Osam Vancı Hanımefendilere…

Ve bu projelerle onların hayata geçmesinde emeği geçen tüm DAÜ yetkililerine…

M. Şinasi Tekman tıpkı “Fahri Doktora” töreninde olduğu gibi bir kez daha tebessüm etmekte, minnet duygularını iletmek için bana görev vermektedir. Huzurla ve gururla…