Kıbrıs Ayrıntı Genel Yayın Yönetmeni Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...
Gündemimiz deprem.. Olası bir depreme karşı nasıl hazırlıklı olacağız, neler yapmamız gerekir? Yapılacak iş elbette çok…
Okullar, hastaneler, kamu binaları gözden geçirilmeli…
Devletin kendi yatığı sosyal konutlarda yaşayan binlerce kişinin durumu gözetilmeli..
Vs.. Ya meleklerimiz…
Onların adını yaşatmak için de bir çok şey yapmak istiyoruz…
Herkes hem fikir…
Özel bir dönemden geçiyoruz…
Yapılması gerekenleri sıralarken, karşımızda bir kaynak sorunu olduğu gerçeğiyle yüzleştik! Bunun aşılması için şimdi yöntem arıyoruz!..
Halk hassas, tedirgin ve bir bilinmez bekleyiş içerisinde..
Birlikte hareket etmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz dönem…
Kamplaşmak yerine tek yumruk olmamız gereken bir süreç…
Bu çerçevede Meclis’te özel komite de kuruldu, sevindik…
İşte “birlikte çalışma kültürü” dedik, ortak hedefle halkın beklentileri yerine getirilecek diye umutlandık! Ama bir de baktık ki; hükümet ve ana muhalefet anlaşamadı, o işi de yüzümüze gözümüze benzettik…
Tufan Hocayı dinliyorum, sonra Ünal Üstel’i… Ne farkları var gerçekten anlamıyorum…
Devrim kardeşime kulak veriyorum, ardından Özdemir Berova’ya…
Yine bir fark göremiyorum.. O zaman nedir bu uzlaşı kültüründen uzaklaşma halleri?…
Böylesi bir dönemde bile ayni noktada buluşamazsak, halkın beklentilerini yerine getiremezsek ne zaman yapacağız, hangi dönemde birlik olcağız? Oysa iki parti de aslında ayni noktada… -
Depreme hazırlık yapılmalı - Meleklerimizin adı yaşatılmalı - Kaynak bulunmalı… -
Bulunacak para sadece bu amaçlar için kullanılmalı -
Maaştan kesinti gönüllülük esasına göre olmalı Ve dahası..
Söylemler ayni ama gel gelelim bir masa etrafında oturup da birlikte karar almada sonuca gidememe hali! Kaybeden kim, elbette yine toplum! Bir çok konuda farklılıkları anlarım da böylesi bir dönemde birlikte karar alınamamasına sadece üzülmem, öfke de duyarım..
Halkın beklentileri için enerji harcanacağı yerde, birbirini suçlayan basın toplantılarını dinlemek gerçekten zül geliyor.. Sığ bir bakış açısı…
Gereksiz tartışmalar…
Kaybedilen zaman! Başka bir şey yok…
Aferin, siyaset yapıyorsunuz! Oysa siyaset halk için yapılır…
Yapılmalı! Burada yapılan ise maalesef sadece birbirlerini suçlama! Tek dert diğerini alaşağı etme!..
Yazık…
Gerçekten çok yazık…