BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, Ada'nın iki yanında temaslar yaptı. Görüşmelerin başlayıp başlamamasına yönelik. Perde gerisini araştırdığımızda, şaşırtıcı sonuçlarla karşılaştım. Üst düzey yetkililer ve diplomatlarla konuşma fırsatım oldu. Görüşmelerden edindiğim bilgilerde BM'nin "görüşme sürecini komada tutma çabasında" olduğunu gördüm. Kıbrıslı Türk siyasetçi Kutlay Erk de bir yazısında, "(...)KKTC’nin 2015’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar bugünkü durumdan ileri gidiş olacak değil. Görüşme sürecini komada tutmak için BM gerekli gayretleri gösterecek(...) diye yazdı.

Böylesi ilk kez yaşanıyor!

İlk kez BM, Kıbrıs'ta görüşmelerin hemen başlamasını istemiyor. Yıllardır "görüşmeler hemen başlamalı" diyen BM, bu kez görüş değiştirdi. Nedeni ise Güney Kıbrıs'ta yaşanan ekonomik kriz. BM'nin savunduğu düşünce; "Anastasiadis'in başı ekonomi ile dertte, Kıbrıs görüşmelerine zaman ayıramaz, adım atamaz..." Downer de, Kuzey'de yaptığı temaslarda Anastasiadis'i "koruma hissiyle" hareket etti. Al-ver sürecine giremeyecek olan Anastasiadis'in, görüşmelerin başarısızlığa uğramasına neden olacağı görüşü hâkim. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun ise Downer'in yaklaşımını "doğru" bulduğunu söyleyemeyiz. Kıbrıs Türk tarafı,"Rum yetkililerinin yurt dışı gezilerine ayırdığı zamanın yarısının görüşmelere ayrılması ile sorun yaşanmayacağı" düşüncesinde. BM'nin de bunu dikkate almasını istiyor.

İki "evet"ci Cumhurbaşkanı

Başka bir görüşte ise BM'nin "süreci ağırdan almasına" farklı yaklaşılıyor. O görüş; Eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın yeniden geri döneceği. Bunu şöyle ifade edenler var... "BM, Eroğlu'nun görevinin süresinin biteceği 2015'i bekleyecek. Talat tekrar seçilecek ve 2004'te Annan Planı'na evet diyen iki lider (Anastasiadis ile Talat) sorunu çözecek..." Hangi görüşün daha geçerli olduğunu zaman gösterecek. Nasıl olsa süreçler hızla ilerliyor.

Valizde Maraş var mı?

Öte yandan Downer bugün de Ankara'da temaslar yapacak. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesi var. Rum Politis gazetesi "Valizde Maraş var" başlığını attı. İnandırıcı bir başlık değil. Hem Kıbrıs Türk tarafı hem de BM, Maraş'ın "bütünlüklü bir çözümün parçası" olduğu görüşünde. BM'li diplomatlar bunu Ada'da net olarak dillendiriyor. Ama Downer'in Ankara'dan alacağı mesajlar önemli. Hem BM, hem Kıbrıs Türk hem de Rum tarafı bu mesajlarla yolunu çizecek.

'Güçlü duruş sergileyin'

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer'i kabulünde; "Kıbrıs Türklerinin kendi içinde birliği sağlayarak, yeniden başlayacak müzakere sürecinde güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini" söyledi. Kuzey Kıbrıs iç siyaseti açısından önemli bir mesaj bu. İktidar Ulusal Birlik Partisi'nde (UBP) yaşanan "iç kavgalar" nedeniyle ne ülke sorunlarında ne de Kıbrıs konusunda "ciddi projeler" ortaya konulamıyor. Cumhurbaşkanı Eroğlu da eski bir UBP lideri olunca, "iç politik" kavgalar Cumhurbaşkanı ile Başbakan İrsen Küçük arasında yaşanıp gidiyor. Bunu Ankara'da yakından izliyor ve "biliyor..." O nedenle Sayın Gül'ün, "duruşa dikkat çekmesi" önemsenmeli. Kıbrıslı Türk siyasetçiler her konuda Ankara'yı yapılan işin-atılan her adımın içine çekme "huyundan" da vazgeçmelidir. Kıbrıslı Türk siyasetçiler, birlik olmanın "kişisel" çıkar amaçlı olmadığını "artık" anlamak zorunda. Yoksa "halk" kaybediyor! Kendileri de "kaybedecek..."