Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde medyanın öncü kuruluşlarından biri olan ve gündeme yön veren Gündem Kıbrıs, bugün ilk sayısı ile bayilerde yerini aldı. Takipçilerimizin yanı sıra okuyucularımız ile buluşmanın heyecanı ve sevinci ile bundan sonra sizlerle birlikte olacağız.
Özellikle Pandemi dönemi ile birlikte hızlanan dijitalleşen ve sosyal mecralara kayan medya sektöründe artık geleneksel medya olarak adlandırılan basılı medya, yavaş yavaş unutulan alışkanlıklar arasında yerini almaya başladı. Ancak basılı gazetelerin kokusunun, dokusunun ve verdiği duygunun yerini hiçbir şey alamaz. Z kuşağı diye adlandırdığımız gençlik her ne kadar bu duyguları bilmese de bu alışkanlığı unutturmamak gerektiğini düşünüyorum.
Yasama, Yürütme ve Yargının ardından dördüncü büyük güç olan medya, toplumu meydana gelen olaylarla ilgili bilgilendiren ve kamu hizmeti veren bir sektördür. Bu nedenle de gerek dijital gerekse de sosyal platformların yanı sıra yazılı basında yer almak ve her kesime ulaşabilmek Gündem Kıbrıs olarak bizim misyonlarımız arasında yer almaktadır.
***
KARŞIMIZDAKİ ZİHNİYET HİÇ DEĞİŞMEDİ…
Cenevre görüşmelerinin ardından yükselen Rum Fanatizmi… Bir laf vardır çok severim; İnsan 7’sinde neyse 70’inde de O’dur… Tarih boyunca değişmeyen bu zihniyet bugün yine yükselerek karşımızda duruyor. Adayı Helenizme teslim etme düşüncesi komşumuzda hiçbir zaman değişmedi. Tam tersine artarak devam etti.
Birkaç gün önce Güney Kıbrıs’ta Türkiye ve Türklere karşı kurulan yeni terör örgütü, sınırda kışkırtıcı ve tahrik edici provokatif eylemler bunun göstergesidir. KKTC’nin kuruluş yıldönümünde sınır kapısında yapılan eylemler, Güney’de bulunan camilere yapılan saldırılar bu faşist zihniyetin örneklerinden sadece birkaç tanesi. Bu gerçeği görmüyor musunuz?
Cenevre’de masaya konan işbirliği ve Güven Yaratıcı Önlemler’in hayata geçmesi için yeni bir süreç önümüzde dururken, Türk tarafının yapıcı tavrına karşılık Rum tarafının uzlaşma tavrı, Temmuz ayında yapılması planlanan yeni görüşme konusunda umutlu bir tablo çizmeyi imkânsız kılıyor.
Bu nedenle her zaman taraf olan BM’nin artık bu gerçekleri görmesi ve Kıbrıs Türklere haklarını teslim etmesi sadece vicdani değil, aynı zamanda da artık kaçınılmaz bir hakikattir. Eğer gerçekten bir çözümden konuşacaksak, Guterres’in yeni formül arayışının hızlanması gerekiyor. Kıbrıslı Türklerin kaybedecek tek bir dakikası bile kalmamıştır…