Nerdesin ANKARA…

Nerdesin İSTANBUL…

Nerdesin İNGİLTERE…

Bitmek tükenmek bilmeyen temaslar, görüşmeler yayılmalar seyahatler. Ülke çeşit milletten insan ile dolup taşmış. Sağlık’ta yetersizlik. Eğitim’de gerilik. Ekonomi’de patlamalar. Nüfusu’da belirsizlik. Yıkılan okullar, karanlık yollar, satılan topraklar. Ülke aldı başını yok oluyor ama divan paşaları gezmelerde. 

Bir devlet erkanının halkını düşünmemesi, halkın temel hak ve özgürlüklerini ihlal etme riskini de beraberinde getirir. Yaşamıyor muyuz  bunları? YAŞIYORUZ…  Halkın güvenliği, sağlığı ve eğitimi gibi temel hizmetlerin aksatılması, toplumun refahını olumsuz etkiler. Yaşamıyor muyuz bunları?… YAŞIYORUZ.  Halkını düşünmeyen bir devlet erkanı, yolsuzluğun yayılmasına ve devlet kaynaklarının kötüye kullanılmasına da zemin hazırlar. Yaşamıyor muyuz bunları ? YAŞIYORUZ…

Bir ülkenin yönetimindeki en önemli aktörlerden biri devlet liderleri, devlet erkanlarıdır. Devlet erkanı, devletin yürütme organını oluşturan yetkilileri ve bürokratlardan oluşur. . Bir devletin başarılı olabilmesi için, bu erkanın HALKINI düşünmesi ve HALKININ çıkarlarını koruması için vardırlar. Ancak ne yazık ki, bazı devlet erkanları, HALKINI düşünmek yerine kendi çıkarlarına odaklanabilirler. Tıpkı yaşadığımız ülkede olduğu gibi. 

Halkını düşünmeyen, genellikle kişisel çıkarlarını ve iktidarlarını koruma amacıyla halkın ihtiyaçlarını ikinci plana atan bir hükümet ile karşı karşıyayız. Bu yönetim şekli halkın yaşam standartlarının düşmesine, ekonomik sıkıntılara, adaletsizliğe ve toplumsal huzursuzluğa yol açalı çok oldu. Halkın ihtiyaçlarını göz ardı eden hükümet edenler güvensizliği de var ettiniz.   

Asgari ücrete mahkum bırakılan insanlara, yarı aç yarı tok yaşayan bu halk’a. Çalışıp kazandığını devlet’e geri ödeyen bu emekçilere  Devlet erkanları olarak sizlerin KKTC’yi TANITACAĞIZ, İLERİYE GÖTÜRECEĞİZ, ÇAĞDAŞ bir ÜLKE yapacağız söylemleriniz ne kadar sinir bozu bir bilseniz. Ülkenin geldiği noktayı bilmiyor, görmüyor gibi davranışlarınız LİDERLİK değil tamamen bu ülkeden sizlerin de YARARLANMASI ve FAYDALANMASI demek oluyor. Hiç kusura bakmayın. Tamam da böyle bir izlenim bıraktınız toplumun üzerinde. 

Tüm Devlet-i Aliyye’de yer alanlara, Türkçe meali ile 150 bin TL üzeri maaş alanlara şunu soruyoruz…

15.750 TL Maaşınız var…

Bir veya iki çocuk okutuyorsunuz. Ev kiranız 10.000 TL. Araç masrafınız aylık 1500 TL. Su faturanız , bin bir  ne olduğu bilinmeyen saçma sapan vergiler ile 600 TL. Hele o elektrik faturası 2000 TL. Mutfak masrafınız 4 kişilik aile olarak düşünecek olursak aylık 15.000 TL. Hay Allah hasta oldunuz diyelim, bir muayene ve ilaç 1500 TL. Alınız bu maaşı ve tüm bunları karşılayın. Esnek ve yaklaşık rakamlar bunlar. Çocuk okul masraflarını katmadan. 

BU KADAR BASİT BİR HESABI YAPAMAYAN LİDERLER TARAFINDAN YÖNETLİYORUZ. 

Sizler gibi koltuklarda oturup, o şehir senin bu şehir benim diyerek gezmiyor bu halk. Sizler gibi devasa maaşlar almıyor bu emekçiler. Sizler gibi devletin  bütçesinden yararlanmıyor bu toplum. Sizler gibi Mercedes araçlara girip, gereksizlik yapmıyor. Bu emekçiler ülkeye alın teri döküyor, bu emekçiler insanca yaşamak için ellerine verilen sadaka maaş ile hayatlarını ayakta tutmaya çalışıyor. Bu kadar pahalı ve yaşanılması zorlaştırılan ülkeden göç etmemek için direniyor. 

Vergi adı altında soyuluyorlar. Marketler’de soyuluyorlar. Eğitim’de  soyuluyorlar. Sağlık’ta soyuluyorlar. Ülkenin her yeri ateş pahası olmuş. Geçim derdi civa gibi yayılıyor. O söylediğiniz ÇAĞDAŞ ülkelerde ilerleme vardır. Düşük gelirli vatandaşlar için ekonomik güvence sağlayarak yoksulluğun azaltılmasına ve toplumsal istikrara katkı sağlar ÇAĞDAŞ ülkeler. TANINAN  ve ÇAĞDAŞ ülkeler ekonomik eşitsizliği azaltmaya ve sosyal refahı artırma amacı taşır. Koltuk sevdasında olmazlar. 


BU ÜLKEDE UCUZ OLAN TEK ŞEY 

EMEK VE ALIN TERİDİR…


KARAKUŞ