Ülkede  son yıllarda yaşanan toplumsal güvenlik sorunları, her geçen gün daha da derinleşmekte ve farklı boyutlar kazanmaktadır. Trafik kazaları, hırsızlık, uyuşturucu bağımlılığı ve cinsel taciz gibi suçlar, ülkemizde günlük yaşamın parçası haline gelmiş durumda. Bu suçlar yalnızca bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkilemekle kalmayıp, toplumsal huzuru da tehdit eden ciddi sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Gelecek olan nesillerin güvenliği ve huzuru da tehdit altında. Bunu göremeyecek kadar kapalı gözler ve tıkalı kulaklar olamaz. 


Gün geçmiyor ki birilerini kazalar da yitirmeyelim. Arkadaşlarımızı, yakınlarımızı, tanıdıklarımızı birer birer kayıp ediyoruz. Yollarda ne araç , ne yaya, nede motor sürücüsü olarak güvenliğimiz kalmadı. Kim nereden, nasıl gelip hayatımıza son verecek bilemiyoruz. Şehirlerde aşırı hız, dikkatsizlik, kurallara uymama ve yetersiz eğitim gibi faktörler, her gün birilerinin hayatını kaybetmesine veya yaralanmasına yol açıyor.  Kazaların ardından kaybedilen canlar, sadece bireyler için değil, aileler ve toplum için de büyük bir kayıp anlamına geliyor. 

Trafik kazalarının önlenmesi için yapılması gerekenler neden bizim ülkede yapılmıyor. Neden  etkili trafik eğitimi yok? Neden caydırıcı cezalar  tok? Neden gelişmiş trafik denetim sistemleri yok? Sürücülerin ve yayaların trafik kurallarına tam anlamıyla uymaları neden tam sağlanmıyor? Bu konuda toplumsal farkındalık kampanyaları neden düzenlenmiyor? Aynı zamanda, yol güvenliği standartları neden  artırılmıyor? Özellikle kırsal bölgelerde yolların durumu neden hala iyileştirilmiyor? 

İNSAN KALMIYOR ÜLKEDE…

Öte yandan hırsızlıklar aldı başını gidiyor. Evden, araçtan, iş yerinden hırsızlık vakaları her gün artarken, insanlar kendi güvenlikleri konusunda giderek daha fazla endişe duymaya başlıyor. Hırsızlık olayları sadece maddi kayıplara yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda insanların psikolojik olarak güvensiz hissetmelerine ve yaşam kalitelerinin düşmesine neden oluyor. Etrafta kimseye güven kalmadı artık. 

Hırsızlıkla mücadele etmek için caydırıcı yasal düzenlemeler ve etkin güvenlik önlemleri acilen alınmalıdır. Güvenlik kameralarının yaygınlaştırılması, devriye gezen polis sayısının artırılması ve vatandaşların kendi güvenlikleri konusunda bilinçlendirilmesi, hırsızlık oranlarını bir nevi azaltır diye düşünüyorum. Ayrıca, ekonomik sorunlar ve işsizlik gibi hırsızlığı artıran köklü nedenler üzerine de ciddi politikalar geliştirilmelisiniz çok sayın hiç bir şeyden haberi olmayan, yetkililer ve kurumlar. 

Bir diğer kanayan yara ise UYUŞTURUCU. En felaketi bu işte. Özellikle gençler arasında yaygınlaşan bir tehdit olarak toplumun geleceğini karanlık bir yola sürüklemektedir. Her haltım kullanılıyorsa artık, ağır uyuşturucuların kullanımı, genç nüfusun hayatını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bağımlılığa sürüklenen bireyler, hem fiziksel hem de zihinsel sağlıklarını kaybetmekte, aynı zamanda suç işleme oranları da artırıyor. 

Gençlerin uyuşturucuya yönelmesini önlemek için etkili eğitim programları düzenlemek çok mu zor? Spor ve sanat gibi sağlıklı faaliyetlerle meşgul olmaları teşvik et ek mümkün değilimdir bu ülkede? Ayrıca, tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinin sayısı artırmak ve uyuşturucu ticaretini yöneten suç şebekelerine karşı sert yasal önlemler almak memleket meselesi kadar zor bir şey mi? Gençler ellerimizden kayıp gidiyor ey yetkiler azıcık da o koltuklarda bunlara mı yer ayırsanız diyoruz. 

VE TABİ Kİ TACİZLER…

Cinsel taciz ve şiddet, her geçen gün patlıyor ülkede. Son zamnalarda en çok konuşulan ve toplumda derin yaralar açan konuların başında geliyor. Kadınlar ve çocuklar, bu tür saldırıların en büyük mağdurlarıdır ve ne yazık ki çoğu zaman adalet önünde bu mağdurların hakları yeterince korunmamaktadır. Neden korunamıyor biliyor musunuz? Çünkü caydırdı cezalar olmuş olsaydı , bu olayların tekraraları asla olmadı. Cinsel taciz, bireyin fiziksel ve psikolojik sağlığını tehdit eden bir suçtur ve mağdurların topluma tekrar kazandırılması zorlu bir süreçtir. 

Kısacası ülkede yolunda giden hiç bir şey yok çok sayın yetkililer. Çıkınız o girdabınızdan ve okyanusun altında kalan ülkenin içler acısı durumuna bakınız. Her şekilde ölüme itilen ve kaybedilen bir toplum var ediliyor. Ülke ülke olarak değil , bir kaos kokuyor.