Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...

Rum’un korkulu rüyası KKTC ekonomisi (3-Son)

Son 3 gündür Rum yönetiminin inşaat sektörü üzerinden KKTC ekonomisini hedef aldığını yazıp, buna yönelik yapılması gerekenler konusunda düşüncelerimi paylaşıyorum..

Bugün de bu çerçevede biraz siyasete biraz da sivil toplum örgütlerine yönelik mesajlarım olacak.

Elbette bir hukukçu değilim ama Rumların stratejilerini görüp okuyabilen bir gazeteci olarak karşı atağa geçmemiz gerektiğini yazabilme yetkisini kendimde görüyorum.

Rum yönetimi, iktidarı ve muhalefeti ile KKTC’deki inşaatları ve ekonomiyi hedef aldı. Tutuklama yapıyor, katı bir tutum sergiliyor. Peki biz karşılığında ne yapıyoruz?  Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz bu konuda ne yapıyor? Türkiye Cumhuriyeti ile istişare ediliyor mu? Bu vurulan yumrukları sadece seyredecek miyiz? Şu an sadece yumruğu yiyip afallayan bir boksör gibiyiz. Dün yazdık, hiçbir adım atmıyorsunuz bari TMK’yı sağlıklı çalıştırın dedik…

Ama birileri Kıbrıs Türkü’nün hakkını savunmalı!. Sonuçta Kıbrıs Türkleri de Güney’de 500 bin dönümlük mal mülk bıraktı. Evet; Rumların Kuzey’de 1.5 milyon dönüm bıraktığını biliyorum. Ama unutmayalım ki bizlerin Güney’de bıraktığı mallar çok değerli yerlerde.  Bunu da kullanmamız gerekiyor diye düşünenlerdenim.

Örneğin bizim TMK iade, takas ve tazminat kararları veriyor ama bir Kıbrıs Türkü Güney’deki malını takas edebiliyor mu mesela?

Hayır! Peki bu insan haklarına aykırı değil mi?

Güney’deki vasilik yasası bir Kıbrıs Türkü’nün Güney’de bıraktığı malın üzerinde Rum İçişleri Bakanı’nı yetkili kılıyor. Oysa belki o Kıbrıs Türkü malını takas etmek istiyor. Bunu Rum makamları engelleyebilir mi?

Bu yasal bir durum mu?

Dedim ya hukukçu değilim diye ama Rum benim malım üzerinde karar verebiliyor ise KKTC makamlarının Rum malları üzerinde aldığı kararlar nasıl tartışılıyor? Nasıl insanlar tutuklanabiliyor? İşte bu konuyu işleyecek, bu konu üzerinden Rum mahkemelerini zorlayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapsını çalacak bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bunu bence en iyi yapacak kurum da Ekonomik Örgütler Platformu olur.

Hakkımızı arayalım kardeşim. Rum’un Kuzey’de kalan malı mal da, bizim Güney’de kalan malımız mal değil mi?

Örneğin Güney’de kalan bir Türk malının üzerinden yol geçirmişler. Mal sahibi sorduğu zaman “paranızı bankada bloke ettik” diyorlar. E hadi o zaman ödesene adama malının parasını. Rum siyasiler de biliyor ki, bu parayı bankada bloke etme konusu tam bir şehir efsanesidir. Bizim eksik kalan yanımız ekonomik olarak güçlü olan sivil toplum örgütlerinin koordineli bir şekilde hareket etmemesidir.

İşte size örnek; Güney’deki vasilik yasası üzerine gidelim, Kıbrıs Türklerinin malları üzerinde lingiri oynayan Rum yönetimini dava edelim. Bakalım ne olacak?

Ünlü hukukçuları tutalım, bu davaları Brüksel’e, Strazburg’a taşıyalım.. Oralarda Kıbrıs Türkü’nü temsil eden milletvekillerimiz de bir zahmet başlarını kumdan çıkarıp bu adımlara destek olsunlar, hatta öncü olsunlar.

Rum’un KKTC’yi ekonomik olarak bitirme girişimine agresif bir karşılık verilmelidir, bu da karşı davalarla mümkündür. Geç kaldık ama TMK ile elimiz güçlüdür. Bu gücü artık karşı atağa geçerek gösterme zamanıdır.