Lefkoşa Federasyonu’nun başı, Lefke TSK’ne yönelik haksızlıklar nedeniyle kendisine “içerleyen” siyasilere ve LTSK’nin haklılığı konusunda hemfikir olan kamuoyuna;

                             

“Aha bakın biz Lefke ile diyalog için elimizden geleni yapıyoruz ama sonuç alamıyoruz” izlenimi vermeye çalışarak, bulunduğu zor durumdan kurtulmak için bayat numaralara başvurmaktadır.

                               

Son olarak geçtiğimiz gün Lefke yetkilileriyle yaptığı görüşmede de, ne yeni bir şey söylemiştir, ne de herhangi bir iyi niyet ortaya koymuştur. Sekter ve haksız pozisyonunun bir kez daha altını çizmiş, Lefke’nin haklı davasına zerre kadar olumlu yaklaşmamıştır.

                               

Haliyle Lefke yetkilileri de, kamuoyunda büyük destek gören kendi pozisyonlarını ortaya koymuş, KOP meselesini federasyonun başı ile görüşmek dahi istememişlerdir. Yüksek İdare Mahkemesi’ne başvuru kararlılığını da ayrıca belirtmişlerdir. Hadise budur. 

                              

Federasyon Başkanı kendi elleriyle kendi kendini köşeye kıstırmıştır. Tepkiler nedeniyle de “şirin görünme” ayaklarına yatmaktadır.

                               

Çünkü müsebbibi oldukları olaylarla, Lefke’ye yönelik düşmanlığın ters tepeceğini görememiş, LTSK ile kavga etmeyi tercih etmiştir.

                              

Yılların deneyimi, başarılı eski hakemlerimizden ve bugün de yazılarıyla tavsiyeleri dikkatle izlenip dinlenen Fevzi Beyar, gazetemizdeki 19 Haziran 2011 tarihli makalesinde bakınız ne diyor:

                                 

“Kimler bizi bu hale getirdi sorusunun yanıtı açık ve seçik. Adaletsiz davranan, ayırımcılık yapan, hukuki yolları tıkayan ve anlamsız demeçler vererek işi geren Hasan Sertoğlu ve arkadaşları…”

                              

Geçen sürede bu görüşü paylaşan pek çok yazı yazılmıştır.

                               

“Lefke gelsin son noktayı koyalım, bu iş bu şekilde gitmez” diye “show” yapan Lefkoşa federasyon başının umurunda mı bu yazılar?

                              

Bu işi bu hale sokan kendisi, “bu iş böyle gitmez” diyen de kendisi… Velâkin bu yüzden eğer bir takımımız KOP’a üye olursa, bir “ilki” başaran(!) da kendisi olacak.

                              

Onun “son nokta” dediği ise, Lefke’nin helal hakkı olan kupasının gasbedilmesi, camianın da bu haksızlığa boyun eğip, ayrıca acımasız cezalara razı olmasıdır.

                               

Lefke’nin son noktası ise, hakkı olan kupanın halen yeri boş duran Lefke Kupa Müzesine gelmesidir.  Kupa finaliyle ilgili adaletine herkesin inanacağı bir hukuk heyetinin yapacağı kapsamlı soruşturmadır.

                               

Bunun için Lefke YİM’e gidecek ve hakkını arayacaktır.

                              

“Lefke gelsin son noktayı koyalım” diyen Federasyonu’nun başı, aynı zamanda “kurul” kararlarının ‘kati’ olduğunu da belirtiyor.

                              

Sen neyin noktasını koyacaksın o zaman Lefke ile görüşerek?

                               

Senin “kararların kesinse”, Lefke TSK’nın hak mücadelesindeki kararlılığı da kesindir. Hele de ceza pazarlığıyla Lefke’yi “hizaya getirmeyi” kimse aklından bile geçirmesin.

                              

Lefke TSK ve Lefkeliler, çıktıkları hak mücadelesi yolundan, üç-beş ceza indirimi nedeniyle geri dönecek kadar kaypak değildirler. Önce hakları olan kupayı alacaklar, ondan sonra Genel Kurullarını toplayıp durum değerlendirmesi yapacaklardır.

                                           *                   *                   *

                              

Bu arada… Lefke TSK’nın onurlu mücadele kararlılığı, sadece bu ülkede değil, Kıbrıs dışındaki Kıbrıslı Türkler arasında da yankı bulmuş, büyük ve sıcak bir destek görmüştür.

                               

Binlerce genç insan internet ortamında futboldaki statükoyu yıkma misyonunun simgesi yapmıştır Lefke’yi ve bugün Lefkeli olmayanlar bile kulübe üye olup aidat ve teberru vermek istemektedirler.

                              

Lefke TSK’nın hak mücadelesi eğer “ceza pazarlığına” yem yapılırsa;

                               

Hem Lefke bir anda haksız konuma düşecek, hem de artık iyice sıkışan federasyon başkanı bu zor pozisyondan kurtulmuş olacaktır. Ayrıca LTSK’nın bu süreçte  – KOP da dâhil – tüm girişimlerinin “şantaj” olduğu gibi bir imaj yerleşecektir kamuoyuna…  Lefke’ye yönelik olarak çığ gibi büyüyen sempati ve destek de bir anda tamamen LTSK aleyhine dönecektir.

                              

Macun tüpten çıkmıştır ve tekrar o tüpün içine dönemez. Kimse de LTSK’ya bu noktada, “ceza indirimine razı ol, Lefkoşa Futbol Dükalığının önünde diz çök” diyemez.

                               

Aksi halde bu satırların yazarı da dahil, LTSK’nın haklı davasına sonuna kadar destek veren pek çok insan kırılır ve yapıştırması da bir daha kolay olmaz. LTSK yönetiminin, doğruluğu tartışmasız olan ve bugüne kadar başarıyla götürülüp, artık sonuca kilitlenen yoldan ayrılmayacağına inanıyorum…