Günümüzde bireylerin yaşam standartlarını etkileyen önemli mali yüklerden biri, araç sahiplerinin ödemek zorunda olduğu seyrüsefer harçlarıdır. Ancak bu ödemeler artık  halk arasında “HARAÇ” olarak tanımlanması, konunun ekonomik ve sosyolojik boyutlarına dair derin bir rahatsızlık olduğunu göstermektedir. Peki, bu algının arkasında yatan nedenler nelerdir?

Seyrüseferin hukuki dayanağı nedir?  Bir aracın trafiğe çıkma izninin yenilenmesi amacıyla ödenen yasal bir vergidir. Devletin sunduğu altyapı ve yol hizmetlerinin finansmanı için gerekli olduğu iddia edilen bu vergiler, kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Buraya kadar sorun yok. Ancak, bu ödemelerin nasıl hesaplandığı, toplandığı ve harcandığı konusunda şeffaflık eksikliği, vatandaşın bu yükü “zorla alınan bir haraç” gibi görmesine neden oluyor. Çünkü YOL YOK, AYDINLATMA YOK, ALT YAPI YOK. 

O zaman bu vergiyi neden alıyorsunuz? Bu kadar zam koymanın alemi ne? Nereye gidiyor bu kadar vergi? Kim veya kimlerin cepleri doluyor? Yollar neden hala aynı yollar? Alt yapı bu yüzyılda, bu yılda neden hala eksik? %261 zamı hangi kafayla hesaplayıp kitlediniz yine vatandaşa? İnsanlar karın  tokluğuna çalışıyor, eğitime, sağlığa para yetiştirmeye çalışıyor ve yetemiyorken, bir de şimdi vergi harçlarına okkalı , şuursuzca zamlar ekleyerek vatandaşı gömmeye devam ediyorlar. 

Seyrüsefer ücretlerinin yüksekliği, özellikle düşük gelirli vatandaşlar için ciddi bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Ücretlerin araç motor hacmine göre belirlenmesi, lüks araç sahipleri ile daha düşük gelir grubundaki bireyler arasında bir adaletsizlik algısına yol açmaktadır. Yıllardır bu böyle geldi böyle de gidiyor. 

Vatandaşlar, ödedikleri vergilerin karşılığını göremediklerini düşündüklerinde bu ödemeleri “haraç” olarak tanımlama eğilimindedir. Bozuk yollar, yetersiz trafik düzenlemeleri ve altyapı eksiklikleri, bu algıyı güçlendiren unsurlar arasında yer alır. Yalanda yalan diyin sayın hükümet edenler.  Makam araçlarına girerek saltanatlık sürmüyor bu vatandaşlar sizin gibi. 

 Hiç bir şey başarılamayan 2024 yılı, peşinden 2025’i ekonomik batışı ve daha fazla yoksulluk varoluşunun startını vermiştir.  Vergilerin toplanma amacının ve kullanımının açıkça belirtilmemesi, vatandaşın devlete olan güvenini zedeliyor.  Seyrüsefer harçlarının nasıl harcandığına dair şeffaf bir hesap verebilirlik mekanizmasının olmaması, “zorla alınan bir bedel”den öteye gitmiyor bu yaptığınız. 

Bir vatandaş olarak benden size bir çözüm önerisi. Kim dinler beni biliyorum ama yinede söylemek istiyorum. Gelir düzeyine ve araç kullanım şekline göre daha adil bir vergilendirme sistemi oluşturmalısınız. Örneğin, düşük gelir grubuna yönelik indirimli tarifeler getirilebilirsiniz. Toplanan vergilerin yol altyapısı, trafik güvenliği ve ulaşım hizmetlerine dönüştüğü somut projelerle göstermelisiniz. vatandaşın ödediği vergiyi daha anlamlı bulmasını sağlamalısınız. Seyrüsefer gelirlerinin hangi projelerde kullanıldığına dair düzenli raporlar paylaşılmalı ve halkın bu süreçlere katılımı teşvik edilmelidir. 

Seyrüsefer harcı, devletin vatandaşlarından talep ettiği bir yükümlülük olabilir, ancak bu yükümlülüğün adil, şeffaf ve makul bir şekilde sunulması gerekmektedir. Aksi halde, bu tür ödemeler halk arasında bir tür “haraç” olarak algılanmaya devam edecek ve toplumsal huzursuzluğu artıracaktır. Devletin, vatandaşın yükünü hafifletmek ve güvenini yeniden kazanmak adına somut adımlar atması, bu algıyı değiştirmek için kritik bir öneme sahiptir. 

HEY ANLATABİLDİK Mİ SAYIN KOLTUK YAVERLERİ…