Aslında Pazar günleri Pazar’a yakışır haberler vermek isterdim. Yani; eften püften en azından bu güzel tatil gününde kafanızı bozmayacak haber yazmak isterdim ama ne acıdır ki bunu başaramıyorum. Zaten siz de olumlu haberlerden pek zevk almıyorsunuz. Olumsuzluklar daha çok hoşunuza gidiyor.

Herneyse; bugün size KKTC meclisinden söz etmek istiyorum. KKTC meclisi hiçbir dönem gerçek anlamda Kıbrıs Türkü’ne hizmet etmemiştir. Göstermelik olarak kurulan bu meclis bugüne dek hep Ankara hükümeti tarafından yönetilmiştir. Yine de Cumhuriyet meclisimizin Kıbrıs Türk toplumu üzerinde kendinden söz ettirecek bir etkisi olmuştur.

Bugün de Cumhuriyet meclisimizden söz etmek istiyorum. Bilmem sizin de dikkatinizi çekti mi? Bunu sadece ben söylemiyorum mecliste görev yapan bazı eski deneyimli milletvekilleri de söylüyor. Meclis meclis olalı hiç bu kadar kötü olmamıştı. Hükümet edenler hükümet etmekten aciz, mualefet edenler etkisiz ve de her zaman olduğu gibi yetkisiz.! Tabiki hepsi yetkisiz.!

Vatandaş hükümetten icraat bekliyor, hükümet bunu yerine getiremiyor ama mecliste vatandaşın beklentisine cevap verecek bir mualefeti karşısında göremiyor. Mecliste temsil edilen siyasi partilere şöyle bir göz atın.

UBP derme çatma kişilerle meclisteki sandalye sayısını 27’ye çıkardı ve tek başına hükümeti kuruyor. Ve halkta ondan icraat bekliyor. 27 Milletvekilinin bulunduğu UBP’de hükümete yönelik mualif kişilerin de olduğu bilinen bir gerçek. 27 milletvekilinin de hükümete destek verdiğini düşünmek doğru olmaz.

Zaten 27’yi tamamlamak için diğer partilerden UBP’ye transfer olan milletvekilleri UBP’de pek şık durmuyor. Dedik ya; meclis meclis olalı bu kadar kötü olmamıştı. Demokrat Parti mecliste beş sandalye ile temsil edilirken, iki sandalyeye düştü. Demokrat Parti’den seçilenler UBP’ye geçti.

Meclis tarihinde bu bir ilk değildir, ancak alışıla geldi. Meclis tarihinde ilk olan mualefetin değer bulmadığıdır. Hükümet icraatta ne kadar yanlış yaparsa yapsın bunu eleştirecek ve halkın nezdinde değer bulacak bir mualefeti yok.

Tabi mualefet olarak geçinen CTP dışındaki diğer partileri de parti diye algılayacak olursak onların da bundan böyle mecliste olabileceklerini düşünemeyiz. Turgay Avcı başkanlığındaki ÖRP önümüzdeki seçimlerde ÖRP olarak seçime girip yeniden mecliste olur mu garanti veremeyiz. Tahsin Ertuğruloğlu’nun partisi de öyle. Çakıcı’nın partisi TDP hiç denenmedi ancak o da halkın güvenini bir türlü alamadı.

Yani; meclis meclis olalı hiç bu kadar kötü olmamıştı. Elli milletvekilini tek tek göz önünde bulundurun ve isterseniz sizde bir yorum yapın. Hem siyasi partiler olarak hem de vekiller olarak bu meclis kadrosu Kıbrıs Türk halkına güven vermiyor. Yine de karar sizin iyi Pazar’lar...

 

GARGA’DAN AL HABERİ

CANBAZ CAMBAZLIK YAPTI

Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün basın danışmanı Burhan Cambaz soyadı gibi cambazlık yapmaya kalkıştı. Burhan Cambaz hiç kusurumuza bakmasın ama biz meslekteşlarımıza tabiki toz kondurmak istemeyiz ancak meslektaşlarımız da bir şeyi bilecekler. Hükümet edenlerin borusunu öttürmeyecekler. Herkes mesleğini yapacak. Dün Turgay Avcı, bugün Hüseyin Özgürgün olmaz. Özgürgün Cumhurbaşkanı özel temsilcisi Kudret Özersay’ın açıklamalarını yetkisiz diye nitelendirdi. Bir cumhurbaşkanı’nın bir özel temsilcisine bir Dışişleri Bakanı nasıl yetkisiz diyebilir.?

Özgürgün açıklamayı yaptı, basın danışmanı Burhan Cambaz’da gazeteci arkadaşlarını tek tek arayıp Özgürgün’ün yapmış olduğu açıklamanın özel t’emsilci Kudret Özersay’a yönelik olduğunu söyledi. Yani; Özgürgün’ün yapmış olduğu açıklama iyice anlaşılabilmesi için Cambaz tarafından teyit edildii. Bununla kalmayıp, medya mensuplarına haberin girip girmeyeceği soruldu. Burhan Cambaz daha sonra da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu arayıp Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün özel temsilci hakkında söylediklerine ne gibi açıklama yapacağı soruldu. Dışişleri Bakanlığı basın danışmanı Burhan Cambaz adeta cambazlık yaptı. O da bir şekilde ustası olan Hüseyin Özgürgün’ün gözüne girmek istiyor. Ne diyelim..?

ÖZGÜRGÜN BAKANLIĞI GARANTİLEDİ

Bazı bakanlarımız şimdiden saflarını belirlediler. Ortada olanlar da var ama bazıları daha da ileriye giderek ben Başbakan’ı veya Cumhurbaşkanı’nı tutuyorum demeye başladı. Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Cumhurbaşkanı özel temsilcisi Kudret Özersay ile ilgili yapmış olduğu talihsiz açıklama bir yerde Özgürgün’ün Başbakan İrsen Küçük’ün her zaman yanında olduğunun bir göstergesidir. Bundan sonra ne olur bilemeyiz ancak Hüseyin özgürgün belli ki bakanlığını garantiledi. Şu anda mevcut hükümette Cumhurbaşkanı’na karşı tek bayrak açan bakan olarak görülüyor. Bilindiği gibi bir zamanlar Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün arasında su sızmazdı. Ne olduysa Özgürgün artık Başbakan Küçük’ün adamı.

BULUTOĞLULARI TATAR’IN OTURDUĞU SANDALYEYE OTURMADI

Geçtiğimiz gün UBP Marmara Örgütü’nün Gönyeli’de bulunan Meze Bar’da bir yemeği vardı. Bu yemekte UBP Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy, Zorlu Töre ve Maliye Bakanı Ersin Tatar bulunuyordu. Çok güzel bir ortamda geçen yemekte Tatar erken ayrılmak zorunda kaldı. Daha sonra yemeğe katılan Lefkoşa Belediye Başkanı Cemal Bulutoğluları yemekten ayrılan Maliye Bakanı Ersin Tatar’dan boşalan sandalyeye oturması istendi. Tabi şaka olarak “burada daha önce Maliye Bakanı Ersin Tatar oturuyordu” denildi. Bulutoğluları da espiri yaparak Ersin Tatar’ın yerine oturmayacağını söyledi. İşin şakası bu... Tatar ile Bulutoğluları’nın arası iyi. Geçtiğimiz hafta birçok açılış ve davette birlikte boy gösterdiler. O bakımdan kimse aralarının açık olduğunu sanmasın.

DÜRÜST GÖNÜL ALIYOR

Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst, tam bir politikacı. Görevi süresince birilerini kırıp kendine zarar gelmesini istemiyor. Onun için her birey bir değerdir. Hatırlanacağı gibi; geçtiğimiz Hetbol Federasyonu yetkilileri onu ziyarete gitmişti. Bir şekilde onları çok bekletip üzmüştü. Dürüst; hetbolcuların üzüldüğünü bildiği için onların gönlünü birşekilde alması gerekiyordu ve aldıda. Hetbolcuları kabul edip onların hem gönlünü aldı, hem de onlara yardım sözü verdi. Söyleyin Allah aşkına Dürüst daha ne yapsın.?

SERDAROĞLU ATUN’U ÜZDÜ

UBP’de mualif olan milletvekillerinden birisi. Bugüne kadar ona herhangi bir bakanlık verilmediği için o UBP’de en rahat konuşabilen milletvekillerinden birisi. Onun sadece komitelerde gücü var. Siyasi işler komitesinin başında olan birisi. Mehmet Ali Talat’ın cumhurbaşkanı olduğu dönemde serbest bölgeler yasası kadrolar şişiriliyor diye saraydan dönmüştü. Serdaroğlu o yasayı hazırlayanlardan birisi idi. Ne tesadüftür ki; Talat’ın onaylamadığı serbest bölgeler yasasını kendi komitesinde onaylamadı. O da bugün Talat ile aynı fikirde. Kadroların şişirileceği görüşünde. Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’un beklediği serbest bölgeler yasası bir yerde UBP’li komite başkanı Ergün Serdaroğlu’nun engeline takıldı. Kısacası; serbest bölgeler yasası bu kez Talat’ın engeline değil, Serdaroğlu’nun engeline takıldı.

ELEKTRİĞE PARA YOK AMA MERCEDES’E VAR

Bugüne kadar Beyarmudu ile ilgili gelen haberler hep kaçakçılık üzerine idi. Beyarmudu’nun Pile sınırından dolayı adı hep kaçakçılık ile anıldı. Tabi Beyarmudu’nun patatesini de unutmamak lazım. Beyarmudu’nun neyi meşhur diye sorarsanız kırmızı toprakta yetişen sponda patatesi. Ama bugün konumuz bu değil. Beyarmudu’nda belediyenin su motorlarına olan borçlarından dolayı motorların elektriği kesildi. Hal böyle olunca da köy susuz kaldı. Susuzluk elbette ki kendini bir şekilde hissettirir. Köylü bir anda su yok diye isyan eder. İsyan üzerine köylüye belediyenin su motorlarının borçlarından dolayı elektiği kesildiği söylenir. Köylü bunu kabul etmeye çalışsa da son günlerde belediye başkanı İlker Edip’in makam arabasını değiştirmesi üzerine kabul edemez. Köylü ister istemez şöyle der; “elektriğe para yok da Mercedes’e mi var?” der. Doğrusunu isterseniz biz aracıyız. Biz sadece görevimizi yapıyoruz. Beyarmudu’nda su yok ama belediye başkanı kendisine yeni bir makam aracı aldı.

AKSOY’UN SUYU ISINDI

Başbakan’ın müsteşarı olan Hüda Aksoy ile ilgili geçtiğimiz gün bir yazı yazmıştık. UBP’liler tarafından istenmediğini vurgulamıştık. Kişiliğine diyecek bir sözümüz yok ancak hükümet işleri partizanlıkla yönetildiği için UBP’lilerin adeta korkulu rüyası haline geldi. Aldığımız bilgilere göre; Başbakan’ın eşi olan Gülin Küçük de son günlerde Aksoy’a kancayı taktı. Gelen bilgilere göre; Gülin Küçük Başbakan’a Hüda Aksoy’u görevden alma talimatı vermiş. Bu saatten sonra Başbakan onu görevden alır mı? bilmeyiz ama Gülin Küçük’ün bu girişimi hiç de hafife alınmamalı. Aksoy’un suyu ısındı dersek hiç de yalan olmaz.