Geçtiğimiz günlerdeki bir yazımda;
Muhtemel bir çözümde “tavize konu” yerler arasında Lefke kasabamızın “banko” birinci sırada yer aldığını, KKTC’ndeki siyasi rejimin Güzelyurt’tan da önce asırlardır Türk toprağı olan Lefke’yi gözden çıkardığını savunmuştum.
Bana göre Kuzey’deki siyasi rejim, 35 yıldır Lefke’ye karşı acımasız bir abluka, izolasyon ve ambargo uygulamakta, sosyo-ekonomik açıdan kalkınıp da gözden çıkarılamayacak bir değer olmaması için elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Siyasi iktidarlar da rejimin bu “stratejisine” adeta onay verircesine Lefke’nin gözden ve gönülden uzak pozisyonda, Güney’deki yönetime her an teslim edilmeye hazır mahrumiyet içinde bir “köy” olarak bırakılmasına göz yumarken, bazı siyasi partiler de bilinçli olarak ses çıkarmamaktadırlar.
Peki, amaç nedir?
Lefke’yi bilinçli olarak kalkındırmamak, yatırım yapmamak, okullarını, sosyal yaşamını canlı tutan tüm kurumlarını batırmak ve bu güzelim Türk kasabasının insanlarının her geçen gün daha fazla göç yollarına düşmesini sağlayarak;
“Zaten kalkınmış ve ekonomik değer arzeden bir durumu kalmamıştı, veriyoruz gitsin” diyerek kamuoyu tepkisini dizginlemek…
Bunu anlamamak için ya gerizekalı olmak lazım, ya da idiot… Veya tam süzme salak…
Lefkeliler de aslında herşeyin farkında ama itilmişliğin, bölgeci diskriminasyon ve siyasi ablukanın daha da ağırlaşmaması adına, bugüne kadar rejimin ağababaları ile siyasi bekçilerini hedef almaktan çekinmişler belli ki…
Ama işte en son futbolda LTSK’nın resmen gasbedilen kupası ve üstüne üstlük verilen ağır cezalar, “bardağı taşıran bu son damlada” Lefkelilerin sesinin de daha fazla duyulmasına neden olmuş.
35 yıldır Lefke’nin neden kalkındırılmadığı, sosyo-ekonomik bir değer haline getirilmesini bırakın, var olan değerlerinin de nasıl sistematik bir şekilde yok edilerek “tavize hazır” hale getirildiği gerçeği bugün artık hem daha iyi anlaşılıyor, hem de geçmişe oranla daha fazla tepkiyi de beraberinde getiriyor.
Peki, bu tepkiler yankı bulacak mı bu kez?
Bulamazsa, Lefke kaybedecek… Çünkü KKTC’ndeki rejim ve bekçileri Lefke’yi pazara çıkarmış durumdadır ve Güzelyurt’tan önce onu pazarlık masasına taviz diye süreceklerdir.
Bu savunduklarımızın haklılığını teyit edebilecek bir haber geçtiğimiz gün Rum basınında da yer aldı.
“Alithia” gazetesi, “Eroğlu Morfu’yu Vermiyor” başlıklı haberinde, “Eroğlu’nun ‘ileri düzeyde kalkındığı ve bunun da Rum tarafına iadeyi imkansız kıldığı’ gerekçesiyle Güzelyurt bölgesinin Rum idaresi altına verilmesine karşı çıktığını” belirtmiş.
Ayrıca “Eroğlu’nun son dönemde görüştüğü diplomat ve uluslararası faktörlere ‘Güzelyurt’un Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve sosyal düzeyinin korunması için Kıbrıs Türk tarafında kalması gerektiğini’ söylediğini” de yazmış “Alithia” gazetesi…
Olabilir. Böyle bir “gerekçe” koymuş da olabilir Cumhurbaşkanı, “Güzelyurt’un neden verilemeyeceği” ile ilgili olarak…
Lakin Cumhurbaşkanı’nın “Güzelyurt kalkındığı ve Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve sosyal düzeyinin korunması için Türk idaresinde kalmalı” dediği noktada aklımıza hemen şu soru geliyor doğal olarak:
- Lefke kalkınmadığı(!) ve de bu yüzden “Kıbrıslı Türklerin sosyo-ekonomik düzeyinin korunması için” bir anlam taşımadığından taviz olarak verilebilir öyle mi?
Peki Lefke’yi 35 senedir kim kalkındırmadı? Lefkeliler mi, Kuzey’deki siyasi rejim ve iktidarları mı?
Sorunuın kapsamını daha da genişletelim ve esasa gelelim:
- Mademki KKTC topraklarından bir bölgenin Güney’e bırakılmamasının kriterleri “kalkınmışlık” ve “toplumun ekonomik ve sosyal düzeyinin korunmasıdır”;
O zaman ta baştan itibaren;
Bu “kriterlere” sahip olmaması ve ilk fırsatta Rum’a verilmesi için mi Lefke, KKTC’ndeki rejim tarafından diskriminasyona, siyasi tecrit ve abluka altında, sosyo-ekonomik değeri sürekli düşürülerek mağdur bir yerleşim birimi haline sokulmuştur?
Veya mademki KKTC’nde “kalkınmış” yerleri taviz diye vermeyeceğiz, neden bu rejim ve iktidarları Lefke’yi de kalkındırmıyor?
Lefke’yi baştan beri vermeyi planlamasalar, önce İlçe statüsünü gasbedip Güzelyurt’a verirler miydi? Bunun ardından da rejimin ambargo ve diskriminasyon politikalarını Lefke üzerinde yoğunlaştırırlar mıydı?
KKTC’nin en “kahraman efelerinin” toplandığı “KKTC’ni kuran partinin” hükümetinden birileri çıksın ve bu sorulara adam gibi cevap versin…
“Lefke bizim canımız, feda olsun kanımız” hamasetiyle kıvraklığına yatmadan…