Siyasi parti kurultaylarının yapıldığı salonlara gitmeden, delegelerin yanısıra, partiyi iyi tanıyan, sözü dinlenen kişilerle konuşmadan ve kitlenin nabzını yoklamadan yorum yapmak çok da isabetli olmayabilir.
Bu yüzden ben de Pazar günü CTP’nin 23. Kurultayı’nın yapıldığı Atatürk Spor Salonu’na gittim.
Erken gitmedim. Fakat geç de ayrılmadım. Üç aşağı beş yukarı bir fikir edindim, sonucu da TV ekranlarından izledim.
Özkan Yorgancıoğlu’nu yürekten kutlarım.
Çok mütevazı, çok ölçülü ve de inançlı bir kampanya yürüttü.
Delege üzerinde hayli etkili oldu bu çalışmaları…
Salonda konuştuğum pek çok CTP’li, benim de öngördüğüm gibi, sandıkların ikinci turu işaret edeceğini söylüyordu.
Velakin… Aynı kişiler, eğer ikinci tur olursa, Yorgancıoğlu’nun ismini hiç tereddüt etmeden ikinci tur için söylüyorlardı.
Özkan Yorgancıoğlu’nu ikinci tura bıraktırmayacak tek sonuç, Ömer Kalyoncu’nun ilk turdan seçimi kazanması olurdu ki, Kalyoncu da zaten buna oynadı.
“İlk turdan seçerseniz seçin, olmazsa çekilirim” türünden, biraz da delegeyi bağlama amaçlı bir çıkıştı bu…
Yine de Kalyoncu’nun büyük bir olgunluk içinde, ilk turda kendinden fazla oy alan adayı, ikinci turu beklemeden Başkan ilan etmesi, CTP gelenekleri ve kendisinin demokratik olgunluğu bakımından kayda değer bir gelişmeydi. Onu da kutlarım…
* * *
Ferdi Sabit Soyer ise Başkanlığı bırakmıştır ama partinin demokratik mücadele tarihindeki simge isimlerden biri olmuştur.
Kurultay salonuna asılan dev posterde yer alan CTP’nin dört önemli simge isminin yanında bundan sonra da her kurultaya resmi asılacak bir liderdir Soyer… Hataları da olmasına rağmen, partiye ve ideallerine adanmışlığıyla bu adanmışlık sürecinde sağladığı büyük katkılar inkâr edilemez.
CTP’lilerin vefa duygularının Başkan Soyer için de geçerli olacağını umuyorum. Ona yönelik bazı eleştirilerin de artık insaf ölçüsüne çekilmesi ve partililerin önümüzdeki sürece yoğunlaşması kaçınılmazdır.
Tekrar yeni Genel Başkan Yorgancıoğlu’na dönelim…
Hep söylerim… İktidarlar, konum gereği biraz asık suratlı olurlar vatandaşlar indinde…
Pek çok vatandaş, bir siyasi partinin muhalefet döneminde kolayca ulaştığı parti yetkilisine iktidar olduğu zaman çok daha zor ulaşır, çok daha fazla uğraşıp, araya hatırlı kişiler koymak durumunda kalır.
UBP hükümetlerinde “zor ulaşılır olmaktan”, vatandaşın kendilerine ulaşırken çektiği sıkıntılardan büyük keyif alır, bir tür “tatmin” duygusu yaşar pek çok UBP’li Bakan ve milletvekili… Kendilerini “ulaşılması zor en kıymetli cevher konumuna” sokmaya bayılırlar. Bu sistemin mucidi ve kollayıcısıdırlar zaten…
CTP’liler iktidarda, UBP’ne oranla daha kolay ulaşılabilir bir imaj çizseler de, dünyada pek çok ülkede olduğu gibi insanlar, iktidar makamlarının sevimsiz taraflarını bulmaya adeta gayret ederler, çoğu zaman da bulurlar.
İşte Özkan Yorgancıoğlu, Bakanlığı döneminde ister CTP’li, ister başka bir partinin yandaşı, isterse de tarafsız olsun, pek çok vatandaşın Bakanlık kapısından somurtkan ve şikâyetle dolu olarak ayrıldığı bir Bakan olmadı hiç…
İnsanlarla sırf bu ülkenin yurttaşı oldukları için şefkat yüklü, sevecen ilişkiler tesis etti.
Bakanlığı lağvedildi ama gerek CTP’liler, gerekse ülkenin diğer vatandaşları onun dürüstlüğü ve sözlerinin arkasında duran güleryüzünü hiç unutmadılar. Hatta Bakanlığının kaldırılması karşısında çok da üzüldüler.
Aynı üzüntüyü bir önceki Başkan Soyer’e karşı aday olup kaybettiği zaman da yaşadı pek çok CTP’li… Onun adına bir tür mağduriyet hissi anlayacağınız…
Lakin Yorgancıoğlu’na yönelik vefa duygularını yüreklerinde saklayıp, geçtiğimiz günkü kurultayda “şimdi Başkanlık sırası Yorgancıoğlu’nun” dediler. İlk tercihi ona yönlendirdiler.
Sanırım Kalyoncu da, çekilmesine neden olan diğer bütün etkenlerin yanısıra, bu durumu da fark etti ve o saygı duyulacak “jestini” yapmakta tereddüt etmedi.
Artık CTP için bundan sonrası çok önemli ve Yorgancıoğlu bana göre gerçekten ateşten gömlek giymiş durumda…
Parti içinde önemli bir siyasi kredisi olacağı kesin…
Esas mesele ülkenin kangren olmuş sorunları ve yuvarlandığı uçurumdan nasıl çıkarılacağıdır. Değişimin salt iktidar değişimiyle olmayacağı gerçeğinin CTP saflarında nasıl algılanıp kabul göreceğidir.
Bu konunun ayrıntılarına da yarın değiniriz.