Dizi meraklısı değilim… İster yabancı, ister yerli farketmez, TV önünde saatlerce dizi film seyredip, bir sonraki bölümde ne olacağının yorumu ile harcanamayacak kadar değerli bulurum zamanımı…

Fakat TV’de Kanuni Sultan Süleyman dönemini konu alan “Muhteşem Yüzyıl” dizisi,çekim mekânlarının çok yapay gözüken dekorları, yine dar ve kısıtlı fiziki ortamlarda yapılan çekimler ve de “harem ağırlıklı” konuları nedeniyle başlangıçta bana pek enteresan gelmese bile;

Şimdiye kadar bize öğretilen Osmanlı Devleti’nin hep savaş alanlarındaki serüveninin dışında, devlet yönetimi ve derinliği bağlamında birtakım bilinmeyenleri ve gerek saray, gerekse hanedan içindeki çekişmeyle güç kavgalarını sunması bağlamında dikkatimi çekmeye başladı.

Tarih danışmanlarına göz attığımda da belirgin bir inanılırlık telkin etmeye başladı.

“Muhteşem Yüzyılın” son izlediğim bölümünde onca kudret, onca şaşaalı saltanat ve bunlarla cihana nam salmış Sultan Süleyman’ın yerinde olmak istemezdim.

Sultan Süleyman, kızkardeşinin kocası ve bir bölge valisi konumundaki Ferhat Paşa’yı, hakkında halktan gelen şikâyetler nedeniyle takibe almış. Birtakım suistimal ve haksız kazanç ihbarlarının doğru çıkmasına rağmen, ilk seferde Valide Sultan’ın ricasıyla onu cezalandırmaktan vazgeçmiş fakat aynı şikâyetlerin yeniden ve artan bir şekilde gelmesiyle sonunda onu boğarak idam ettirmiş.

 Hem de ne zaman?

 Yeniçeri isyanı nedeniyle, kocası Ferhat Paşa’yı da zar zor ikna ederek hünkârın halini hatırını sormak için Saraya koşan kızkardeşinin ziyareti esnasında…

 Sultan Süleyman ne diyordu bu kararı aldıktan sonra annesine:

“Cezalandırılacak kişi kızkardeşimin kocası da olsa, beni bu kararımdan kimse vazgeçiremez, aksi takdirde büyük atam Sultan Mehmet (Fatih) ile babam Sultan Selim (Yavuz) Han, yattıkları yerde huzur bulmazlar, devletin otoritesi sarsılır, kullarımın bana ve adaletime güveni kalmaz”…

 Gerçekten Sultan Süleyman’ın yerinde olmak istemezdim.

Lakin adalet, devletin otoritesi ve güvenilirliğiyle “kullarım” dediği insanların, kendisiyle temsil ettiği devlet hakkındaki düşüncelerine değer veren Kanuni, herhangi bir insanın kolay alamayacağı bir karara varıyor ve eniştesi konumundaki bir paşanın idamına hükmediyordu.

 Böyle bir ikilemi Tanrı kimseye yaşatmasın. Velâkin yedi asırlık Osmanlı devlet geleneğinin neden bu kadar güçlü olduğunun sebeplerinden birisi de işte bu… Devlet otoritesi ve adalet… Olumsuz pek çok dış etkenin yanısıra, ayrıca bu kavramlar da zayıfladığı için zaten Osmanlı çöküş dönemine girmişti bir süre sonra…

Kıssadan hisse işte… Yağma, vurgun, talan ve devlet kaynaklarının eş-dost ahbapla partililere golifa gibi dağıtıldığı bir savurganlık içinde, halkın acıları üzerinden sahte saltanatlar yaşayan ülkemizdeki rejimin iktidar sahiplerinin 35 yıldır cezasız kalmaları da KKTC’ni bitirmek üzere…    

Otorite çökmekte, insanların devletlerine olan inancı sıfırlanmaktadır.

Kelle uçurmaya, boğarak idam etmeye gerek yok günümüzde…

Lakin Sultan Süleyman’ın, kendi kızkardeşinin suiistimalde bulunan devlet görevlisi kocasını dahi bağışlamayan devlet bilinci ve adaletinin binde biri bile bu ülkede olabilseydi… Yetim hakkı ile vatandaş hakkını yiyenlere çağdaş hukuk içinde gerekli cezalar verilebilseydi… Bugünkü felaketleri de yaşamamış olacaktık.

Süleyman’a boşuna “Kanuni” dememişler, adalet çağıranlar “Sultan Süleyman adaleti nerede” diye boşuna yakarmamışlar bunca zaman…

                                           *                   *                   *

Bu ülkede “müzik süpervizörlüğü” ile “Radyo-TV DJ’liği” denildiği anda ilk aklıma gelenlerin başındadır değerli dostum Ogün Erciyas…

Ekim 2010-Mayıs 2011 tarihleri arasında Ogün kardeşimin BRT ekranları için hazırladığı müthiş iki program şimdilik tatile girmiş durumda…

Ama pek çok izleyiciden “tadı damağımızda kaldı” mesajları almaya başladım şu günlerde…

Ogün’ün profesyonel bir yaklaşımla harmanladığı usta tadındaki yorumculuğuyla her Pazar 19.30’da hazırlayıp sunduğu “Ogün Erciyas ile Haftanın Konseri” ve her Perşembe 22.30’daki “Ogün Erciyas ile Yeşilçam Nostaljisi” programları, kendisinin yaptığı kısa özet ve takdim girişiyle nefis bir seyir keyfi sunuyordu günlük yaşam sıkıntılarından bunalan izleyiciye…

Ogün Erciyas… İşini mükemmellik düzeyinde yapan, titiz, çalışkan ve mesleğe adanmış düzgün bir isim…

İnsanları çok bekletme Ogün kardeşim…Yeni dönemde de usta işi prodüksiyonlarının yolunu gözlüyor izleyiciler…