Bugün, UBP’nin 19 Nisan 2009’da sandıktan “tek başına iktidar” olarak çıktığı tarihin tam ikinci yıldönümü…

 

 

“Bu ülke ve toplum için koskoca iki yıl içinde ne yaptılar?” diye sorarsanız… Kesinlikle tek bir olumlu icraat bulamazsınız…

Bulan varsa, “işte iki yılda UBP’nin başardığı köklü icraatlar” diye bu halka göstersin ve bizi de yalanlamış olsun…

Partizanlık, adaletsizlik, devletin kaynaklarının eş-dost ahbap odaklı olarak savrulması, topluma değil, bir sonraki seçime endeksli tasarruflar…

Ve de KTHY gibi bu ülkenin öz kuruluşunun batırılarak, çalışanlarının sefalete sürüklenmesi…

Partizan istihdamlarla anormal bir “parti-devlet” yapısında ve intikam histerisiyle UBP etiketi taşımadıkları için ekmekleri ellerinden alınarak kapı önüne konulan insanlarımız…

Dahası… Altına imza attıkları bir ekonomik protokolü;

Sorumluluktan sıyrılmak için “bu paketi biz de istemezdik ama Türkiye istedi” şeklinde perde arkasında Ankara’yı hedef göstererek takdim etmeleri ve insanlarımızı Türkiye’ye karşı kışkırtıp sonra da “Anavatan edebiyatı” yapmaları, UBP iktidarının son iki yıldaki en büyük “başarısıdır”. İki yılda ömrünü tamamlayan ve artık suni solunum cihazına bağlı bir iktidar…

İki şey daha “başardı” iki yılda UBP iktidarı:

1. “İcraat yapmaya” niyet dahi etmeden, genel başkanlarını Cumhurbaşkanlığına taşımak için koskoca bir yılı boşa harcadılar.

2. Halkın gündemini sürekli olarak UBP eksenine odaklayan bir propagandayla insanları oyaladılar, defalarca gündem şaşırttılar ve üzgünüm, bu iş için bizim “necip Kıbrıs Türk medyasını” da tepe tepe kullanmayı “başardılar”.

İşte size ayrıntılarıyla ciltler dolusu kara kitaplar yazılabilecek iki yıllık UBP iktidarının özet bilançosu…

İtirazı olan varsa… Birileri bize, iki yıllık UBP iktidarının yazdığı “beyaz kaplı refah, kalkınma ve çağdaş demokrasi” kitabını göstersin ki, biz de “aydınlanalım”…

                                           *                   *                   *

Aslında Kıbrıs’ın Türk halkı son iki yıldır bu kadar “UBP ağırlıklı gündemi” hiç hak etmemişti…

İtiraf edelim… Böylesi bir gündemin manivelasını da “necip Kıbrıs Türk medyası” teşkil etti. UBP propaganda makinasının kamuoyuna bombaladığı gündemlere ısrarla çanak tuttu, bilinçli-bilinçsiz iktidar işbirlikçiliği yaptı…

19 Nisan 2009’la birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanan UBP’nin bu konudaki tüm bilgi döküntülerini manşetlere çıkardı, halkın çözüm bekleyen esaslı sorunlarını bunlarla saklayıp, icraat niyeti olmayan o günkü kabineye tam bir yalaka ağzıyla sözde “hoşgörü” tanıdı. Sadece kabinede kimlerin bakan olacağı konusundaki dedikodularla doldurdular manşetlerini ve köşelerini…

Zaten üç ay geçmeden Cumhurbaşkanlığı seçimi atmosferine girildi ve “necip medyamız” bu konuda da iktidara son derece yardımcı oldu.

Ardından yerel seçimler, kimin UBP’de “kurultaya kadar geçici başkan” olacağı tartışmaları, günlerce süren başkanlık dedikoduları, “geçiciliği” kabul etmeyen bir Başbakan, görevden alınan bir bakan ve hiç dinmeyen, “necip medyamız” tarafından da gündemleri altüst edecek şekilde bilinçli kullanılan “kabine değişikliği” kulisleri…

Yeniden aday olan ve “Saray”ın metazori desteğiyle seçilen parti genel başkanının seçildiğinin ertesi günü kuyusunun kazılmaya başlanması, kurultayda ona karşı aday olanların durumlarının ne olacağı, kimlerin “kesilip biçileceği”, örgütler, DLG’ler, v.s. v.s… 

Velhasıl sistemin bütün hastalıkları “necip medya” da kullanılarak halkın gerçek gündemlerinin üzerine kara bir örtü olarak atıldı.

Öyle ki… UBP propaganda çanağı haline gelen bir “kısım medya” ve ilişik gazetecileriyle dedikodu yazarları kullanılarak, iki kez meydanları 50 bini aşkın insanın tepkisiyle dolduran her görüş ve kesimden Kıbrıs’ın Türk halkının “haklı mücadelesi” sürekli olarak provoke edildi. Türkiye’ye sevgisi tartışılmaz olan insanlarımız, bu mitinglere karıştırılan marjinal unsurlar da kullanılarak, Ankara’ya “Türkiye düşmanı” olarak gösterildi. UBP iktidarının bundan da “yırtması” sağlandı.

Daha neler neler… Bıraktık Bakanları… Göreve gelecek görevden ayrılacak müsteşarlar, müdürler, sıradan bürokratlar bile toplumun gündemine sokularak dedikodu üslubuyla tartıştırıldı,

Ve şimdilerde kabine değişikliği, istifacılar ve bitmeyen UBP odaklı hareketlenmeler…

Halkımız iki yıldır incir ipi gibi uzayan bu UBP gündemini hak etmedi. İktidarını hiç… Çanakçı manivela bir “medyayı” ise asla…