Kıbrıs sorununun 1 Temmuz 2012’ye kadar çözümlenmeyeceği artık ‘kesinlik’ kazandı...
Beklenmedik depremler, tsunamiler olmazsa...
Kıbrıs sorunu bu yıl da çözümsüz kalacak...
Bunu anlamak için, çok derinden araştırma yapmaya gerek yoktur...
Herşey tüm açıklığıyla ortadadır...
Sadece son günlerin iki olayı, çözümsüzlük iddialarını kanıtlamaya yeterlidir...
Birincisi, Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu’nun, Güzelyurt bölgesini ziyaret ederek vermiş olduğu ‘açık’ mesajdır...
“Güzelyurt gözden çıkarılmadı” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, halka şu mesajı verdi:
“Toprağa ve bölgeye sahip çıkın...”
Yani buraları artık bizimdir...
Rumlara iade edilmesi söz konusu değildir...
Geçelim ikinci somut örneğe...
Yunanistan Başkabakanı Lukas Papadimos, geçtiğimiz hafta içinde Güney Kıbrıs’ı ziyaret etti...
Ziyaretin tarihi çok anlamlıdır...
Türkiye’den su getirilmesiyle ilgili ‘Asrın Projesinde’ikinci aşamayı oluşturan Geçitköy Göleti’nde temel atma töreni gerçekleştirildi...
O törene Türkiye’nin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile Tarım Bakanı Veysel Eroğlu katıldı...
Rumlara ve dünyaya bu vesile ile önemli mesajlar verildi...
Kıbrıslı Türklerin bundan böyle bu topraklara daha sıkı sarılacağı belirtildi...
Ve Geçitköy’deki törenden birkaç gün sonra Papadimos Güney Kıbrıs’a gitti...
Ekonomik açıdan çok büyük bir kriz yaşayan Yunanistan Başbakanı’nın durup dururken güneye gitmesinin elbette nedenleri vardır...
Para dağıtmak için gitmediği kesindir...
Tam tersi, doğal gaz yataklarından yararlanmak ve işsiz kalan Yunanlıların bir kısmını güneyde istihdam edebilmek için gitti...
Bir de Kıbrıs konusunda ‘kahramanlık nutku’ atmak için...
Tarihin geçmişine bakalım...
Sadece biz Türkler değil; Yunanlılar da, en kritik dönemlerde halkı bütünleştirebilmek için ‘kriz senaryolarını’ gündeme getirmeye başlarlar...
Yunan Başbakanı Papadimos’un yaptığı da budur...
“Türklere ne kadar çok tehdit, ne kadar çok şantaj yaparsam, ülkede bozulan birliği o kadar erken toparlayabilirim” düşüncesindedir...
Rum Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmanın içeriği bunun en somut kanıtıdır...
Papadimos’un şu sözlerine dikkat çekmek istiyorum:
“Türk istilasının olumsuz sonuçları ortadan kalkıncaya kadar Kıbrıs meselesine olan ezeli ve bozulmaz bağlılığımızı teyit etmek istiyorum. Kıbrıs’a destek, Yunanistan’ı birleştiriyor...”
Anladınız değil mi?..
Kıbrıs’a destek, Türkiye’ye de saldırı olunca, ekonomik sorunlar unutuluyor...
Ezilen halk, düşmanlık tohumlarıyla birleştiriliyor...
Papadimos; Meclis’teki konuşmasında, Türk tarafının ‘müzakerelere devam konusunda’ şart koştuğu ‘uluslararası konferansı’ da reddetti...
Türkiye’nin bu konudaki önerilerinin kabul edilemeyeceğini söyledi...
Görüş ayrılıkları bu kadar belirgin olduktan sonra, Kıbrıs sorununun yakın bir gelecekte çözümlenebileceğini hiç kimse iddia edemez...
Bir süre daha biz kendi yolumuzda ilerleyeceğiz...
Onlar da kendi yollarında...
Şartlar yeniden olgunlaşıncaya kadar yapılması gereken, iki toplum arasındaki köprüleri topyekün bertaraf etmek değildir...
Tam tersi ‘iki iyi komşu’ olarak geçinebilmenin yolları aranmalı ve sınır kapıları sonuna kadar açık tutulmalıdır...