Güneydeki ekonomik kriz derinleşerek sürüyor...
İflas eden bankalar, mevduat sahiplerine para veremediği için piyasa gittikçe daralıyor...
Piyasanın daralması nedeniyle işletmeler işçi çıkarıyor...
Böylece işsizler ordusu sürekli büyüyor...
En iyimser tahminlere göre; bu yıl içinde güneydeki işsizlik oranı yüzde 25’in üzerine çıkacak...
Güney Kıbrıs’ın ekonomik krizden kurtuluşu için, Merkez Bankası’nın 400 milyon Euro’luk altın satması yeterli midir?..
Kesinlikle değil...
Bu para banyo küvetinde bir damla su demektir...
Öyleyse başka çareler üretilmelidir...
Akla gelen ilk çare ise Kıbrıs sorununun çözümüdür...
Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde, sadece Maraş kentinin açılmasıyla birlikte ülkeye 15 milyar Euro civarında taze para çekilebileceği belirtiliyor...
Özellikle yabancı yatırımcılar için ‘yeniden birleşmiş’ bir adada yatırım yapmanın cazip hale geleceği kesindir...
Türkiye’deki büyük şirketlerin dahi yatırım yapma olasılığını gözardı etmemek gerekir...
Ne var ki; yeni Rum Lideri Nikos Anastasiadis, ekonomik krizi gerekçe göstererek Birkleşmiş Milletlerin yeni girişimlerini ertelemeye çalışıyor...
Bugünkü ortamda Kıbrıs sorununun çözümüne zaman ayıramayacağını belirtiyor...
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer ise, Ankara ve Atina sonrasında Kıbrıs’ı ziyaret etmekte kararlı olduğunu söylüyor...
Downer’in, Kıbrıs’ı ziyareti sırasında önemli kararların alınması söz konusu değildir...
Ancak; Kıbrıs sorununun çözümünü amaçlayan müzakerelerin ne şekilde başlayacağı veya hangi çizgi üzerine oturtulacağı belirlenebilir...
Ayrıca, eski Rum lideri Hristofyas’ın asla kabul etmediği ‘Beşli Konferans’ konusunda da bir karar alınabilir...
Kıbrıs sorununun, Türkiye ve Yunanistan olmadan çözümlenemeyeceğini herkes biliyor...
Özellikle Birleşmiş Milletler, Anavatanların yer almayacağı bir toplantıda sorununun çözümlenemeyeceğinden kuşku duymuyor...
Anavatanlar işin içinde olmazsa, Kıbrıslı liderler adım dahi atamaz...
Öyleyse; Kıbrıs sorununun erken bir zamanda çözümlenebilmesi için, 3 garantör ülke; yani Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yanı sıra iki toplum liderinin yer alacağı bir toplantı düzenlenmelidir...
Bu toplantı sonuç alıncaya kadar devam etmelidir...
Ortaya çıkacak çözüm planı ise yeniden iki halkın onayına sunulmalıdır...
Rum tarafı istese de, istemese de önümüzdeki haftalarda Kıbrıs konusunda sert rüzgarların eseceğini şimdiden görebiliyoruz...
Kıbrıslı Türklerin bu süre içinde yapması gereken, kendi evlerini temizlemek ve olası bir çözüme hazırlıklı olmaktır...
Evin temizliğine ise siyasetten başlanmalıdır...