Son yıllarda, insanların en temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile maaşlarının yeterli olmaması, toplumun bir kısmını  etkileyen bir sorun haline gelmiştir. Özellikle GIDA ve EĞİTİM gibi yaşamın vazgeçilmez iki önemli alanı, bireylerin bütçelerini zorlayan harcama kalemlerinin başında geliyor. Artan maliyetler ve sınırlı gelirler, bu iki kritik alana yeterli kaynak ayırmayı neredeyse imkânsız hale getirdi. Gıda ve eğitim harcamalarına maaşın yetmemesi, bireylerin yalnızca geçimlerini değil, aynı zamanda uzun vadeli geleceğini de tehdit ediyor.

Artan gıda fiyatları, halkın  bütçelerinin önemli bir kısmını ayırmalarını gerektiriyor. Bu da başka harcama kalemlerine, özellikle eğitim gibi geleceğe yönelik yatırımlara ayrılabilecek kaynakların azalmasına neden oluyor. Ateş pahasına dönen eğitim  masraflarını karşılamakta zorlanan insanımız ne yazık ki daha çok şimdi. Gıda ve eğitim gibi iki temel alana yapılan harcamaların artmasına karşın, maaşlar aynı oranda artmıyor. Asgari ücretle geçinen aileler, temel ihtiyaçlarını dahi zor karşılarken, eğitim gibi uzun vadeli yatırımlara kaynak ayırmakta zorlanıyor. Orta gelir grubundaki bireyler için dahi, gelir-gider dengesi gıda ve eğitim masrafları karşısında bozuluyor. Bu durum, hane halklarının borçlanmasına ve yaşam standartlarının düşmesine sebep oluyor. 

Eğitim, toplumların geleceğini inşa eden en önemli unsurlardan biridir. Ancak eğitim masraflarının ateş pahasına dönmüş olması, bir çok ailenin ve bireyin bu alana yeterince yatırım yapmasını engelliyor. Özellikle üniversite eğitimi, dershane ve özel okul gibi harcamalar, orta ve dar gelirli aileler için büyük bir yük haline gelmiştir. Teknolojiye erişim, kitaplar, özel dersler ve diğer eğitim materyalleri için harcanan para, ailelerin bütçelerinde ciddi bir yer kaplıyor. Tabki öte yandan da eğitimde fırsat eşitliği açısından da büyük bir sorun ortaya çıkıyor. Maddi imkânları sınırlı olan aileler, çocuklarının eğitimini yeterince destekleyemezken, ekonomik durumu daha iyi olan aileler çocuklarına daha iyi eğitim fırsatları sunabiliyor. Bu da toplumda sınıfsal farkların derinleşmesine yol açıyor.

Gıda ve eğitim harcamalarının artmasına rağmen, maaşların aynı oranda artmaması, bireylerin bu iki önemli alana yeterince bütçe ayıramamasının temel nedenlerinden biri olmaya başladı. Özellikle asgari ücretle geçinen bireyler, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanırken, eğitim gibi geleceğe yatırım yapılması gereken bir alanı ihmal etmek zorunda kalıyorlar. Orta gelirli bireyler dahi, artan masraflar karşısında ay sonunu getirmek için borçlanma veya ek iş yapma gibi yollara başvurmak zorunda kalıyor.


Son zamanlarda ki ekonomik zorluklar, iyi bir eğitim almak için gereken maddi kaynaklara erişimi, birçok aile için zorlayıcı bir durum haline getirmiştir.  Devlet okulları bile, ek dersler ve kurslar olmadan çocukların rekabetçi bir eğitim alabilmesini tam anlamıyla sağlayamayabiliyor. Her bireyin eğitim hakkı,  bu şartlarda engelleniyor ne yazık ki. Okumak, eğitim almak zorlaştıkça zorlaşıyor. Aileler gıdaya mı, eğitime mi, sağlığa mı yetişecekler bilemez duruma geldiler. Her şey zorlaştıkça zorlaşıyor ve gelecek kaygıları daha çok artıyor. 

Yetiklilere büyük iş düşüyor. Halkın ve gençlerin , çocukların geleceğini inşa etmek isteyen hükümet edebilerin, eğitimde fırsat eşitliğini artırmak için devlet bursları, öğrenci kredileri ve ücretsiz eğitim olanakları genişletilebilir mesela. Ayrıca, dijital eğitim kaynaklarının yaygınlaştırılması ve ücretsiz platformların artırılması sağlayabilirler mesela.  Maaş artışlarının enflasyon ve yaşam maliyetleriyle daha uyumlu hale getirebilirisniz mesela.  Ayrıca, vergi düzenlemeleri ve sosyal yardımlar gibi politikalarla düşük gelirli bireylere daha fazla destek sağlayabilirsiniz mesela. Mesela diye yazdığıma bakmayın. Bunlar sizin asli ve olması gereken görevleriniz sayın yetkililer. 


BİRİLERİNİN CEPLERİ DOLARKEN, BİRİLERİ DE AÇ, HASTA VE EĞİTİMSİZ OLMAYA MAHKUM EDİLİYOR.