Bunlar görünenler, kolaylar ya o görünmeyenler. Ya o azar azar her gün çalışanları ne yapacağız ya. Ne yapacağız ya hükümdarlar? 

Ekmek, Et, Çikolata veya benzeri nesnelerin fiziksel çalınması ile , insanların emeğinin çalınması arasındaki cezai uygulamaların farklılığı ne kadar uçurumlar ile dolu bu ülkede değil mi? Toplumda, somut bir şeyin çalınması fiziksel ve kolay algılanabilir olduğu için, bu tür suçlar genellikle daha sert cezalarla karşılaşır bunu hepimiz  biliyoruz. Fakat halkın, emekçinin emeğinin, fikirlerinin veya üretimlerinin haksız yollarla çalınması veya sömürülmesi, nedense daha karmaşık bir konu oluyor , kimi zaman konu bile olmuyor ve genellikle yeterli cezai yaptırımlarını da hala göremedik. 

Görünmeyen HIRSIZLIKLARIN tespiti ve kanıtlanması zordur. Kanıtlanamayan suçların da , haliyle cezaları olmuyor. Birçok durumda, emek hırsızlığına uğrayanlar adalet arayışında mücadele ederler ama sadece ederler o kadar.  Çünkü bu ülkede yasal sistem bu tür suçları etkili bir şekilde cezalandırmakta yetersiz kalıyor. Hepimiz bunu gördük, belki yaşadık veya yakından şahitleri olduk. 

Emek hırsızlığı yıllarca yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Sadaka maaşlar, uzun çalışma saatleri, adil olmayan iş ilişkileri ve sömürü, emeğin haksız bir şekilde kullanılması veya değersizleştirilmesi yıllardır bu ülkede hep vardı. Halk hakkını hiç bir zaman arayamadı bu ülkede. Gidin bakalım bir kamu kurumunu şikayet ve dava edin bakalım size ne diyecekler.? Alın elinize su ve elektrik faturanızı ve gidin davlar açın bakalım kim yüzünüze bakacak? 

Sorun bakalım SAYAÇ BAKIM ÜCRETİ NEDİR? Kimi gördünüz bugüne kadar sayaçların bakımını yaparken? Sorun bakalım temizlik ve aydınlatma ücreti nedir diye? Hangi yolları temizleyip, hangi sokak lambaları Işıl Işıl yanıyor? Sorun bakalım hizmetini alamadığınız onca verginin adı nedir diye? Sorun bakalım , peyder pey satılan topraklar babalarının malı mı diye? Sorun bakalım kendileri 150 Bin TL maaşı alıyorken haksız yere, sadece alnından değil başka yerlerinden de ter akıtan onca emekçiyi alelen çalmak suç değil midir? 

Kalkıp düşmüşler 5 çikolatanın peşine. Kalkıp bir kilo etin peşinde koştular. Kalkıp ekmek çalanı , et çalanı, çikolata çalanı kelepçeleyip boy boy deşifre ederek , bilmem kaç ayı aşmamak suretiyle hapse gönderdiler. Asıl hırsızlar da hala ahkam kesiyorlar. Memleket yabancıdan geçilmiyor, memleket pislikten yürünmüyor , memleket cinayet tecavüz ve darptan görünmüyor , kalkmışlar ekmek çaldı çikolata çaldı diyorlar. 

Kalkıp da kimse bana hırsızlığın küçüğü büyüğü olmaz klişesine girmesin. Onca hırsızlıklar, onca kaçaklara, onca dolandırmalar  , onca emek çalmalar, hak yemeler, komik asgari ücretler varken ülkede bu çikolata hırsızlıkları , devede kulak bile olamaz. Söz konusu bile olmaz. Geceleri uyuyorken ülkeden çalınanların hadi hesabı yok. Menfaat için gidenlerin hesabı tutulmaz. Hırsız arkadaşı olan hırsızı , gidip polise şikayet edermiş. Hesap o hesap asıl. 


Ülkenin içindeki durum içler acısı. Her ülkeden insan mevcut. Her ülkeden her şekil ve karakterden insanlar  mevcut. Heryer cinayet , tecavüz ve uyuşturucu. Banka soyanlar, oturduğu kiralık evleri kiralayanlar, sabote evraklar, böyle sayarak sabah olur akşam olur bitiremeyiz. Anlayacağınız ülke çorap söküğü gibi baştan başlayarak, aşağıya doğru gidiyor. Katiler işlediği cinayetin cenazesine hep uzaktan bakarlar. 


BIRAKIN ÇİKOLATA, ET , EKMEK HIRSIZLIKLARINI 
SİZLERİN YAPTIĞI DA GÖNÜL HIRSIZLIĞI DEĞİL YANİ  BİLİNİZ İSTEDİK…

KARAKUŞ