Kuzey Kıbrıs’ın güzel köylerinden biridir Köprülü...

   Yıllar önce bu köy yakınlarında bir baraj kuruldu...

   İnsanlar daha çok eksinler, daha çok üretsinler diye...

   Hatta çok büyük sözler verdiler...

   Barajda biriken suyu ‘her türlü kullanım için’ harcayabileceklerini söylediler...

   Sonrasında ne oldu?..

   Haspolat Arıtma Tesisi’nden taşan pis suları bu baraja yönlendirdiler...

   Mikrop yuvası haline dönüşen baraj sadece Köprülü’de yaşayanlar için değil, bölgede yaşayanların sağlıkları açısından da ciddi tehditler oluşturmaya başladı...

   Yaz aylarını düşündükçe uykuları kaçmaya başladı...

   Sinekler, böcekler, fareler ve daha neler neler...

   İnsanlar yaz akşamları pencerelerini açık tutamayacaklar...

   Ne var ki; felaketin boyutları sadece Köprülü köyü ile sınırlı değildir...

   Belediye Başkanı Oktay Kayalp’ın belirttiğine göre, Haspolat’tan taşan pis sular Gazimağusa’ya kadar ulaştı...

   Kayalp, akan suyun Çanakkale göletine yönlendirildiğini belirtirken, yüreğimizi hoplatan bir iddiasını daha dile getirdi...

   “Çanakkale göleti dolunca, pis sular buradan denize ulaşacak” dedi...

   Düşünebiliyor musunuz?..

   Güneydeki denizler, AB ülkeleri arasında ‘en temizi’ seçilirken, kuzeydekilerini pis atıklarla kirletiyoruz...

   Girne’deki sorunları çözemediğimiz bir dönemde, bu kez Gazimağusa denizini bekleyen tehlikelerden söz ediyoruz...

   Bir taraftan da turizmin patlayacağını iddia ediyoruz...

   Atık suların denizde toplanması halinde plajlarımızın durumu ne olacak?..

   Denizden çıkan balıkları kim yiyecek?..

   Bunlar hepimizi ürküten, uzun yılların ihmalinden kaynaklanan gelişmeler...

   Nüfusu artırırken, Haspolat Arıtma Tesisi’nin yetersiz olacağını hesaplayan olmadı...

   Lağım ve kanalizasyonla ilgili benzeri örnekler çoktur...

   Mesela; bir zamanlar Alsancak’ta 500 kişi yaşıyordu...

   Daha sonra nüfus 5 bine ulaştı...

   İnşaatlarda patlama yaşanırken, kanalizasyon yapımına önem verilmedi...

   Gelinen noktada belediye başkanı dert yanıyor...

   Toprağın isyan noktasına geldiğini, kuyuların artık çekmez olduğunu, insan dışkılarının bir süre sonra yer üstüne çıkacağını vurguluyor...

   Kıbrıs’ın en güzel, en yeşil bölgelerinden biriydi Alsancak...

   Şimdi insan dışkılarıyla örtülmesini konuşuyoruz...

   Son günlerin hareketli bir şarkısı vardır...

   Hem sinir oluyorum, hem de gülerek dinliyorum...

   Hangisi mi?..

   Tuttu fırlattı kalbimi...

   Bizim hayat hikayemize uyan bir söz...

   Kalbimizi fırlatıp, üstünden geçmeye başladık...

   Kalpsiz de yaşanmaz ki...