Artık alıştık.  Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili devam eden müzakerelerle ilgili bir şey öğrenmek istersek Rum basınını okuruz. Bizim müzakere ekibimizden pek bilgi çıkmazken Rum müzakereciler güney gazetelerine bülbül gibi şakıyorlar. Bu kez Rum tarafında yayınlanan günlük Politis gazetesinde çıkan detaylar aslında çok önemli çünkü epey zamandır konuyu araştırırken oradan buradan su yüzüne çıkardıklarımızla örtüşüyor.

Belli ki Birleşmiş Milletler çok taraflı konferans toplanacak mı toplanmayacak mı sorusuna iki tarafın BM tarafından ortaya atılan bu fikirler dizisine verecekleri yanıtlardan sonra karar verecek.Gazetenin “Downer fikirleri” olarak nitelendirdiği önerilere göre BM her iki tarafın şu ana kadar sunduğu bazı çizgileri birleştirdi. 

Mülkiyet ve Toprak başlıkları Rumların başından beri istediği doğrultuda birleştirildi. Ancak Rum idaresi altında geri dönecek göçmenlerin sayısı verilecek toprakla ilişkilendirilerek bir nevi doğal sınırlama getiriliyor. Yani Türk tarafı ne kadar toprak verirse o kadar az Rum kuzeye dönebilecek. Ayni zamanda geri dönecek Rum sayısı ne kadar yükselirse Türk idaresi altındaki mülklerin iadesi de o kadar azalacak, takas ön plana çıkacak.

Bu aslında ne Türk ne de Rum tarafını tam tatmin edecek bir formüldür ama benim için önemli olan biz bu kadar toprağı vereceksek, kendi devletimizden vazgeçip yönetiminin küçük ortağı olacağımız bir devlete yöneleceksek, karşılığında ne alıyoruz?

Yönetim başlığında ise benim aylardır uyardığım, dikkatinize getirdiğim , korktuğum başımıza gelmişe benziyor. Gazete Rum müzakere ekibinden birinin verdiği bilgiye dayanarak dönüşümlü başkanlık ve çapraz oy konusunda Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun çapraz oya olan itirazından caydığını ve “Türk tarafının çapraz oy ve dönüşümlü başkanlıkta geri adım atığını” bildirdi. Buna göre ortada tartışılan üç senaryo var:

1-      Başkanlık ve çapraz oy sisteminin otomatikman uygulanması

2-      Geçiş dönemi aşamasının idamesini ve bu modelin uygulanmasıyla senatonun onayına sunulmasını öngörüyor

3-      Son senaryoda Kıbrıslı Rum Başkan ve Kıbrıslı Türk Başkan Yardımcısı olacak

Bu satırları yazdığın sırada Cumhurbaşkanı ve Müzakere ekibinden birkaç kişi Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’le beraber Ankara’da TC Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Kıbrıs sorununda gelinen son aşamanın ve yukarıda sunduğum BM paketinin değerlendirmesini yapıyorlar. Kıbrıs Türk ve Rum tarafları şu ana kadar konuşulabilecek ne varsa konuştular, müzakere edilecek ne varsa müzakere ettiler. Öyle görünüyor ki artık her şey bu son hamleye kaldı. Ya önümüze yine Annan planı gibi bir plan pat diye düşecek ya da müzakerelerin artık bir manasının kalmadığı ilan edilecek. Bu noktada işte Anavatan’la yapılacak alternatif planımız geleceğimiz açısından en önem taşıyan unsurdur. Ankara’dan gelecek haberleri bekliyoruz…

Zehirli patlıcanları afiyetle yedik

Tam 76 kasa dolusu zehirli patlıcan ülkemize ithal ediliyor. Sonradan bunların gereken kontrollerinin yapılmadığı farkedilerek mala el konuyor, araştırma yapılıyor. Bir de bakıyorsunuz ki 76 kasanın sadece 20’si kalmış. Meyve/sebze ithalatçısı olan kişi bir şekilde(!) patlıcanları gümrükten geçirmiş ve piyasaya bile sürmüş. Ceza olarak da 10 bin TL’lik para cezası ödeyecekmiş. Adamın zaten vicdanı olsa zehirli patlıcanları ilginç yollardan test edilmeden gümrükten geçirip piyasaya sürmezdi. Diyelim ki 100 bin lira kazandı 10 binini ceza olarak verince bu uygun ve caydırıcı bir ceza mı? Önce bu gibi olayları önleyici düzenlemeler yapmayıp yakaladıklarımıza da caydırıcı ceza vermiyoruz sonra da kanser vakalarının arttığından şikayet ediyoruz.

İlgili bakanlıkları ve Cumhuriyet Meclisini bu konuya hemen el atmalarına ve yeni düzenlemeleri hızla ortaya çıkarmaya davet ediyorum.  Böyle şeylere KKTC’de tahammül edilmeyeceği mesajı hemen verilmeli.