Lefke ve yöresine karşı “icra edilmekte olan histerik düşmanlığın” temelinde;
KKTC’ndeki rejimin bu bölgeyi sosyo-ekonomik ve siyasi abluka altına alarak, mağdur ve tecrit ederek, dolayısıyla bu yolla kalkınmasını da engelleyerek masa başında Güney Kıbrıs’a taviz olarak verme stratejisi yatmaktadır.
Hüseyin Özgürgün’ün “elin geri zekâlıları” yorumunu(!) belki kimse hak etmiyordu. Ama Lefke’nin rejim tarafından uygulanan sistematik boykot ve izolasyon politikasıyla bitirilerek ve de “kalkınamadığı” gerekçesine yaslanılarak masa başında Rum’a verilmesinin planlandığını anlamamak için gerçekten geri zekalı, hatta onun da ötesinde “idiot” olmak gerekir.
KKTC’ndeki rejimin Kıbrıs müzakerelerindeki masa başı stratejisine göre;
Lefke, bilinçli ve sistematik olarak devletin her türlü hizmet ve ilgisinden mahrum edilecek, kalkınma bir yana, daha da geri götürülüp, oradaki işgücü ve nüfus göç etmek zorunda bırakılacak…
Böylelikle KKTC yönetimi, müzakere masasındaki Güzelyurt pazarlığını “ucuz atlatmak” için Lefke’yi “ne yapalım kalkınamadı” bahanesiyle sorgusuz sualsiz Rum’a teslim edecek.
Bundan birkaç hafta önce “Güzelyurt tavizine” ilişkin söylemler karşısında Cumhurbaşkanı Eroğlu ne demişti?
“Güzelyurt artık kalkınmıştır, verilemez”…
Peki, KKTC’ndeki rejim Lefke’yi bilinçli olarak kalkındırmıyorsa, bu “mantığa” göre;
“Lefke bir türlü kalkınamamıştır, Güzelyurt yerine Lefke verilebilir” denildiği takdirde bu sürpriz olur mu?
Sorun, sadece Lefke TSK’nın bir futbol maçında kupasının gasbedilmesi değildir. Lefke’nin genel anlamda bu rejim ve bekçileri tarafından sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda sıkıştırıldığı zulüm kıskacının sadece spor alanındaki tezahürüdür final maçındaki mağduriyeti…
Lefke diğer alanlarda da önümüzdeki günlerde çok daha fazla zulüm ve eziyet görecektir KKTC’ndeki rejimden…
Lefke-Aplıç Kapısı’nı neden açmıyorlar ve açma niyeti dahi göstermiyorlar sanıyorsunuz?
Bu kapının açılışıyla birlikte Lefke kalkınmasın diye… Kalkınırsa çünkü, “kalkınamadı” gerekçesiyle taviz olarak verilmesi de çok zor olacaktır.
Söz verdiler bir yerlere çünkü “Lefke tavizini”…
“Yok böyle bir şey” diyorlarsa eğer;
Önce bu rejimin adamları çıksınlar ve şeref ile namusları üzerine;
“Lefke hiçbir koşulda verilmeyecektir” şeklinde yemin versinler ve hemen ertesi gün, Lefke ve bölgesi üzerindeki insafsız sosyal, ekonomik ve sportif ambargolar ile tecrit politikalarını kaldırıp, Lefke’yi kalkındırmak için derhal harekete geçsinler, ilk adım olarak da yıllar önce gasbettikleri İlçe hakkını Lefke’ye geri versinler. Biz de tekrar gözden geçirelim değerlendirmelerimizi…
* * *
Ancak hala daha “Lefke’nin taviz olarak verileceği” endişelerimizi daha da artıran uygulamalar sergileniyor, Lefke’yi bitirip KKTC sınırlarının dışına atmak için…
Geçen sene de bu günlerde aynı sorun vardı, şimdi yine var.
Lefke’nin ilkokul sonrası orta dereceli iki güzide okulu var biliyorsunuz. Lefke Gazi Lisesi ve Cengiz Topel Endüstri Meslek Lisesi…
Lefke’yi kalkındırmayarak bir taviz pazarlığında Rum’a vermek isteyenler, spor kulübünü, ekonomik yaşam ve sosyo-kültürel dokuyu ortadan kaldırmakla yetinmiyorlar, şimdi de bu iki okulumuza gözlerini dikmiş bulunuyorlar ki, orası daha da çökertilebilsin.
Nüfus daha da azalsın, göç artsın ve Lefke’ye son darbe vurulsun diye…
Gerçek dışı olduğu ileri sürülen ikametgâh belgeleriyle, ilkokul eğitiminden sonra Lefke’deki okullarda orta ve lise eğitimine gidecek olan öğrenciler Güzelyurt okullarına yönlendirilmekte, böylelikle LGL ve CTEML’nin kapılarına kilit vurulmaya çalışılmaktadır.
Lefke Vakfı; “Köy ve mahalle muhtarlarının verdikleri gerçeği yansıtmayan ikametgâh belgeleri ile Lefke Bucak ve Belediye hudutları içerisinde ikamet eden birçok orta ve lise çağındaki öğrencinin Lefke dışındaki okullara kayıt yaptırdıklarını” belirtirken;
“Bunlar yapılırken Eğitim Bakanlığı her orta eğitim kurumunun sadece kendi faaliyet bölgesindeki öğrencileri kaydetmesi yönünde bir genelge yayınlamalı, Güzelyurt Kaymakamı da ilçesindeki tüm Muhtarları uyarıp hatalı veya yanlış ikamet belgesi tanzim etmenin suç olduğunu hatırlatmalıdır” diyerek, adeta suç duyurusunda bulunuyordu.
Doğu’da Mağusa’daki DAÜ okulları için mücadele ederken, aynı rejimin Batı’da, Lefke’de hangi güzide okullarımızı bitirmekte olduğunun farkında mıyız?