Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, uzun yıllardan beri İslam ülkeleriyle ilişkileri büyük bir beceri ile yürütüyor...

   Karşılıklı ziyaretlerin, şatafatlı davetlerin arkası kesilmiyor...

   Ve bu sayede, Türkiye’ye ‘dost bilinen’ ülkelerin desteğini almayı başarıyor...

   Filistin Yönetimi’nin dahi bugüne kadar genellikle Rum tezlerinin yanında yer alması tesadüf değildir...

   Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye’nin güçlü desteği olmaksızın, İslam ülkeleriyle ilişkilerini geliştiremezdi...

   Bir taraftan da görüşmeler devam ettiği için, uzun yıllar KKTC’yi ileriye taşıyacak, hiç olmazsa üç, dört İslam ülkesi ile ticareti ve turizmi geliştirecek girişimler yapılmadı...

   Doğruyu söylemek gerekirse; ilk defa AK Parti iktidarı döneminde, KKTC’nin, İslam ülkeleri ile ilişkilerinde gözle görülür ilerlemeler başladı...

   İslam Konferansı Örgütü’nün “Kıbrıs Türk Cemaati’ tanımlamasını terk ederek ‘Kıbrıs Türk Devleti’ ifadesini resmen kabul etmesi ilk önemli gelişmeydi...

   Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, geçtiğimiz günlerde Cidde’yi ziyaret etmesi ve burada önemli temaslarda bulunması ikinci büyük gelişmedir...

   Sırada, İslam ülkelerinin Kuzey Kıbrıs’a yönelik yatırımlarla ilgili toplantısı vardır...

   Kıbrıs sorununun çözümsüz kalması halinde, Türk toplumunu ‘çaresiz bırakmak’ yerine, bu tür girişimleri kuvvetlendirmek doğru olandır...

   İran’a bakınız...

   Cumhurbaşkanı Ahmedinejad gayet rahat bir şekilde “Petrol satmadan ülkeyi idare edecek kadar dövizimiz vardır” diyor...

   Yani parasına güvenerek, dünyaya meydan okuyabiliyor...

   Diğer yandan, dünyanın en zengin insanlarından Brunei Sultanı Hasan El-Bulkiye Muiziddin Va’dullah, İstanbul ve Ankara’da önemli temaslar yaptı...

   Nakşibendi Tarikatı’nın lideri Şeyh Nazım Kıbrısi’nin de ‘yakın dostu’ olarak bilinen, Brunei Sultanı’nın Kuzey Kıbrıs’a yatırım yapmasını sağlamak büyük bir olay olur...

   Hiç kimse, Sultan’ın böylesi bir girişimini durduramaz...

   Yeter ki Türkiye tarafından ikna edilebilsin...

   Ortadoğu’da yaşanan değişimler nedeniyle Türkiye’nin stratejik konumu bir o kadar daha önem kazandığını herkes biliyor...

   Sayın Erdoğan’ın, böylesi bir fırsatı Kıbrıs açısından daha güçlü bir şekilde değerlendireceği en ufak bir kuşku kaldırmıyor...

   Yeter ki; KKTC hükümeti ‘hangi alanlara yatırım yapılacağı’ konusunda somut projeler hazırlayıp, bunları ortaya koyabilsin...

   Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’un, KKTC’de şirket kurulmasını kolaylaştırıcı önlemlerden sonra, 2013-2015 yıllarına yönelik ‘ekonomik program’ konusunda düğmeye basması umut verici bir gelişmedir...

   KKTC’deki ekonomik örgütlerin de katkılarıyla ortaya çıkacak yeni program, yatırımlar konusunda da yönlendirici olduğu takdirde, önümüzdeki yıllar başdöndürücü gelişmeler yaşayabiliriz...

   Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakarak, Türkiye’yi suçlu sandalyesinde tutma alışkanlığını sürdürme siyaseti artık geçerli değildir...

   ‘B Planı’ hayırlı olsun!..